Sesleri işitebilmek kulaklarımızda meydana gelen fizikseli, elektriksel ve kimyasal etkinlik sayesinde olur. Duymamızın en önemli kısmı kulak salyangozundaki tüy ve benzeri hücreler sayesinde olur. Ses titreşimlerinin kulağa girmesinin ardından stereosilya adlı hücreler eğilir ve eğilmeler hücrelerde gözenekler açarlar. Açılan hücrelere iyonlar girerler. Bu şekilde oluşan elektriksel yük ile duyma siniri uyarılır ve sesleri algılamaya başlarız.
Ses kesildiği anda ise tüy benzeri hücreler yeniden dik hale gelir, yalnız stereosilya hücreleri oldukça hassastırlar. Hasar görmeleri halinde duyma kaybının tetiklenmesine yol açan bir domino etkisi meydana gelebilir. Yüksek sesler ise bu hücrelerin esnekliğini yitirme sebebi olabilir.
Gürültü kaynaklı olan işitme kayıpları (NIHL), sadece bir kez bile sağır edici boyutta bir gürültüye maruz kalmaktan veya müzik ve benzeri yüksek seslere uzun süre boyunca maruz kalmaktan olabilir. Bu tür sesler stereosilyanın eğilme becerisine zarar verdikten sonra, duyma sinirine elektrik sinyallerinin gitmesine engel olabileceği gibi ayrıca sesin beyin tarafından algılanmasını da önler.
Normal bir konuşma 60 desibeldir. Fakat her gün 90 desibeli aşacak boyutta yüksek sese maruz kalındığında ise işitme kaybı olabilir.
Elektrik Yerine Işık Kullanıldı!
Almanya Göttingen Üniversitesi’nin tıp merkezinde görevli olan araştırmacılar, çöl farelerinin duyma becerilerini yeniden kazandırabilmek amacıyla fiber optik adı verilen bir teknolojiyi kullandılar.
Bu teknoloji, günümüzde işitme kaybı mücadelesinde kullanılan teknolojinin de yerini alabilir. Örneğin, koklear implantların da yerine kullanılabilir. Bu implantların özelliği doğal kulak gibi sesi elektriğe çevirebilmektedir. Fakat çevrede olan tüm seslere karşıda hassa yapıdadırlar.
Alman araştırma ekibinin kullandıkları ürün ise elektrik sinyalleri yerine ışık oluşturmaktadır. Yapılan çalışmada, ışık hassasiyeti gen kodunu taşıyan bir virüs ile duyma sorunu olan çöl farelerinde optik bir implant kullanılarak seslere tepki vermeleri sağlandı.