Yeni Bir İddia: Dinozorlar Kendi Aralarında Konuşuyorlardı!

Otçul dinozor türünün keşfinden sonra

Otçul dinozor türünün keşfinden sonra yeni bir iddia ortaya atıldı. O da; dinozorların kendi aralarında konuştuğu! Peki, böyle bir şey olabilir mi? İnsanların en çok merak ettiği canlılardan biri olan dinozorlar hakkında yepyeni bilgilere ulaşıldı. Daha önce keşfedilmeyen dinozor türleri, dinozorların birbiriyle anlaşma şekli ve daha birçok detayı gelin birlikte inceleyelim…

1 – Otçul Dinozor Türü Keşfedildi

Daha önce varlığından haberdar olunmayan otçul bir dinozor türü keşfedildi. Paleontologlar, otçul dinozor fosillerini inceleyerek bazı sonuçlara ulaştı. Örneğin, kulak yapıları incelendiğinde düşük frekansları algılayabildikleri kanısına varıldı. Bu kanıdan yola çıkarak yeni keşfedilen bu otçul dinozor büyük olasılıkla “konuşkan” olduğu düşünülüyor.

2 – Kuyruğuna 15 Yıl Önce Rastlanmıştı

Konu dinozorlar olunca milyonlarca yıl öncesine gitmemiz gerekiyor. Bundan yaklaşık 73 milyon öncesinde yaşayan bir dinozorun kuyruğuna 2005’te Meksika’nın kuzey eyaletlerinden biri olan Coahuila’daki Cerro del Pueblo Oluşumu’nda rastlandı. Sekiz yıl sonra Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi (UNAM) ve Meksika Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü (INAH) paleontologları dinozorun kuyruğunu ve diğer izlerini kurtarmak için operasyonlara başladı.

Hava koşulları kimi zaman zorlu olduğu için paleontologlar dinozorun kalıntılarını bir an önce kurtarmaları gerektiğini biliyorlardı. Kuyruğun uç kısmı toprağın yüzeyinde kaldığı için erozyondan ve yağmurdan görüyor, bu nedenle hızlı bir şekilde kuyruğun tamamının toprak altından çıkarılması önemliydi.

3 – Fosilin Büyük Bir Kısmı Kurtarıldı

UNAM Jeoloji Enstitüsü’nde görev yapan Angel Alejandro Ramirez Velasco, keşfedilen dinozor fosili hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Dinozorun üst taraflarının kalıntılarına ulaşma imkanlarının çok az olduğunu belirten Velasco, kuyruğa ulaştıktan sonra devamına erişebilmek için kazmaya devam ettiklerini söyledi ve ekledi: “Kürek kemiği ve uyluk kemiği gibi kemiklerin dışında farklı parçalarla da karşılaşmamız büyük sürpriz oldu.”

Otçul dinozor fosil kalıntılarının iyi bir şekilde korunduğu görülüyor. Buradan yola çıkılarak otçul dinozor tortul açısından zengin bir su kütlesinde yaşamını yitirdiği, sonrasında suyun hızlı bir şekilde dinozorun üzerine serildiği ve kalıntılarını muhafaza ettiği sonucuna varılıyor.

4 – Dinozorun Kafatasının %80’i Kazıdan Çıkarılabildi

Kurtarma çalışmaları düzenleyen paleontologlar, dinozorun kafatasının yaklaşık %80’ini meydana getiren 34 adet kemik parçasını kazıdan çıkarmayı başardı. Çıkarılan bu kemik parçaları içerisinde alt ve üst çeneler, damak, nörokranyum(kafatasında beynin korunduğu kısım) ve sorguç da bulunuyordu. 

Kafatasının büyük bir bölümü operasyon sonucunda kurtarılması, daha önce keşfedilen dinozor fosilleriyle de karşılaştırma imkanı sağladı. Otçul dinozor kuyruğu incelendiğinde “hadrozor” isimli ördek gagalı dinozor ailesinin bir üyesi olduğu anlaşıldı. Fakat bilinen diğer hadrozor türlerinin aksine burnu ve sorgucu daha farklı bir yapıya sahip olan bu dinozorun yepyeni bir tür olduğu fark edildi.

5 – Dinozorun Sorgucu Ters Bir Virgüle Benziyor

Keşfedilen bu yeni türe Tlatolophus galorum ismi verildi. Cins adı, Nahua yerlilerinin kullandığı “kelime“ manasına gelen “tlahtolli” kelimesiyle Yunanca’da “sorguç” anlamını taşıyan “lophus” kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Dinozorun ters bir virgülü andıran sorgucundan yola çıkılarak Aztek ikonografisinde “kelime” ve “söz” kelimelerinin şekillerinin de ters bir virgüle benzemesi arasında bir ilişki kurulmuştur. Bu nedenlerden dolayı araştırmacılar dinozora Tlatolophus glorum ismi koymayı uygun gördü.

6 – Ramirez Velasco: “Kendi Aralarında Konuştuklarını Düşünüyoruz” Dedi

Bu bilgiler dışında kulak kemikleri incelenen dinozorun diğer dinozorlarla kendi aralarında nasıl iletişimde kurduklarına dair ipuçlarına ulaşıldı. Konu hakkında açıklama yapan Ramirez Velasco, keşfettikleri dinozorun düşük frekanslı sesleri algılayabilme kabiliyetini olduğunu bildiklerini, buradan yola çıkarak bu tür dinozorların daha barışçıl ve kendi aralarında konuşabilen dinozorlar olduğunu düşündüklerini belirtti.