Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Bilim kurgu filmlerinde karşılaştığımız sonsuza dek genç kalma senaryoları gerçek mi oluyor? Yaşlanma durdurulabilir mi?

Bilim kurgu filmlerinde karşılaştığımız

Bilim kurgu filmlerinde karşılaştığımız sonsuza dek genç kalma senaryoları gerçek mi oluyor? Yaşlanma durdurulabilir mi? Ütopik gelen bu durumu gerçekleştirebilecek sihirli bir hap olsa ve çok daha uzun yıllar gençliğimizi kaybetmeden dinç bir şekilde yaşamaya devam etsek? İlk duyduğunuzda hayal ürünü gibi görünse de bu konuda yapılan araştırmaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Gelin “Gerçekten yaşlanmak yavaşlatılabilir hatta durdurulabilir mi?” sorusunun cevabını inceleyelim…

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Şöyle düşünün. Sağlık kontrollerinizi yaptırmak için bir hastaneye gidiyorsunuz. Rutin testler yapılıyor, doktorla görüştüğünüzde gayet sağlıklı olduğunuzu, her şeyin yolunda olduğunu ancak yaşlanmaya başladığınızı söylüyor.

Tam umutsuz hissetmeye başladığınız anda ise biyolojik olarak yaşlanmanızı geciktirecek, çok daha uzun yıllar boyunca sağlıklı yaşamanıza imkan sağlayacak bir hap olduğundan bahsediyor. İhtiyarlanmayı yavaşlatacak, yaşamınızı uzatacak ve yaş almaya başladıkça vücudunuzda ortaya çıkan sağlık problemlerini engelleyecek türden bir ilaç. Ancak hayallerimizde olabilecek kadar güzel görünen bu senaryonun gerçekleşme ihtimali var mı?

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Gün geçtikçe yaşlanmayı geciktirebilecek ilaçların varlığına dair çalışmalar artmaktadır. Bahsedilen bu ilaçların birkaçını eczanelerde bulabiliyorsunuz, birkaçı ise diyabet ve kanser hastası insanlar için kullanılan ilaçların üzerinde değişiklik yapılmış halleri. İlaçların istenilen etkileri gösterip göstermediği ile ilgili hayvanlar üzerinde bilimsel çalışmalar yapıldı ve bu ilaçların yaşlandırmayı geciktirebilen bir potansiyele sahip olduğu ortaya çıktı. Şimdilerde ise hayvanlarda görülen bu etkinin insanlar üzerindeki geçerliliği araştırılıyor. Bu konuda yapılan klinik çalışmalardan olumlu sonuçlar elde edilirse, orta yaş grubundaki insanlar bu tip ilaçlardan yararlanabilecek ilk grup olabilir.

70’li yaşlarınıza geldiğinizi ancak 30 yaşındaki biriyle benzer biyolojik yapıya ve enerji seviyesine sahip olduğunuzu hayal ederseniz, bu çalışmanın ne kadar mucizevi sonuçlar doğurabileceğini daha iyi anlayabilirsiniz. İhtiyar bir insan gibi davranmak zorunda olmadan çok uzun yıllar genç kalabilmek eminiz ki son derece keyifli olacak!

Daha Konforlu ve Uzun Yaşayabilmek

Özellikle son yıllarda oldukça revaçta olan sonsuza kadar genç kalma, yaşlanmama durumları birer bilim-kurgu filmi olmaktan çıkarak hakkında araştırmalar ve deneyler yapılan bilimsel çalışmalara dönüşmüştür. Kanıtlarla çalışılan ve hakemli bilimsel makalelerle desteklenen bu çok uzun yıllar genç kalma hedefinden kasıt elbette sonsuz bir yaşamı keşfetmek, ölümsüzlüğü bulmak ya da beynin dondurularak uzun zaman sonra hayata döndürmek değil.

New York’ta bulunan Albert Einstein Tıp Fakültesi’nde yer alan Yaşlanma Enstitüsü Müdürü Dr. Nir Barzilai bu konuda hakkında birkaç açıklamada bulundu. Dr. Barzilai, çevremizde bize olağanüstü özelliklere sahip olduğu hapları satmaya çalışan, karşılığında sonsuz bir yaşam vadettiğini söyleyen yüzlerce şarlatan olduğunu ve onları kimsenin mahkemeye vermediğini söylüyor.

“Sağlık süresi” denilen kavram, bir insanın hastalıklara yakalanmadan yaşayabileceği, sağlıklı geçirebileceği yaşam süresi demektir. Bilim insanları tam da bu süreyi arttırmayı hedefliyor. Bu alanda yapılan çalışmaların sonucunda insanın yaşam süresini uzatmak gibi olumlu yan etkiler de bulunabileceği düşünülüyor, hatta çalışmalar olumlu sonuçlanırsa bu durum dünya ekonomisine de oldukça pozitif bir şekilde yansıyacaktır.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Günümüzdeki verileri inceleyecek olursak, tüm dünyadaki insanlardan 65 yaş üstü gruba dahil olanların yaklaşık %80’ninin en az bir tane kronik rahatsızlığı bulunmakta. Bu yaş grubundakilerin %68’nin ise iki ya da daha çok sayıda kronik hastalığı bulunuyor. 2’den fazla kronik hastalığı olan bir insanın yaşam konforu elbette ki düşecektir. Üstelik 2050’ye kadar bu 65 yaş üstü grupta yer alan insanların tam iki kat artarak yaklaşık 1,5 milyara ulaşacağı öngörülüyor.

Ekonomik anlamda bakarsak bu son derece büyük bir maliyet anlamına geliyor. İnsanın yaşam süresini arttırmayı amaçlayan firma Juvenescence yönetim kurulu başkanı olan Jim Mellon, yaşam süresine yalnızca 1-2 sağlıklı yıl ilave edebilecek bir hap bulunmuş olsaydı bunun bile dünya ekonomisi için trilyonlarca dolar katkısı olacağını belirtiyor. Bunun sebebinin ise, insanların bu sayede daha uzun yıllar üretmeye devam edebileceği ve ayrıca daha geç kronik hastalıklara yakalanacağı için pahalıya mal olabilecek tedavilere ihtiyaç duymayacağı olduğunu ifade ediyor.

Yaşlandıkça karşılaşılan nörodejenerasyon, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi hayatı tehdit edebilecek hastalıkların yaşın artmasıyla gelen tesadüfi bir durum olduğu söylenemez. Yaşlanma yalnızca rakamlarla ilgili değil elbette. Ancak ihtiyarlamaya başlayan süreçte vücutta biyolojik olarak bir dizi değişiklik ve dejenerasyon gerçekleşir.

Bilim dünyasının yaş almayla ilgili önemli değişiklikler olarak gördüğü noktalardan 9 tanesi belirlenmiş durumda. Kromozomların çözülmesi, genetik mutasyonların artması, hücrelere enerji veren mitokondrilerin aktivitelerinin azalması da bu noktalardan 3’ünü oluşturuyor. Bu sorunlar aşılabilirse yalnızca yaşlanmayı geciktirmekle sınırlı kalmayıp ileriki yıllarda karşılaşılan hastalıkların da önüne geçebilme olanağı sağlanabilir.

2021 yılının sonunda Çin Bilimler Akademisinde çalışmalarına devam eden araştırmacılar, leziz meyvelerden biri olan üzümün çekirdeğinde yer alan bir maddenin, yaşlı farelerin yaşam süresini yaklaşık %9 arttırabildiği ve hatta biyolojik olarak onları daha dinç bir duruma getirebileceği keşfedildi.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Genç insanlarda bulunan bağışıklık, yaşlanmış hücreler vücutta sorunlar çıkartmadan onları temizleyerek bedeni daha sağlam tutuyor. Fakat yaş ilerledikçe, bağışıklık sistemi de bu görevlerden yoruluyor ve yaşlanan hücreler vücut içerisinde gezmeye başlayarak etrafındaki dokularda hasar bırakan moleküller yaymaya başlıyor. Connecticut Üniversitesinde yer alan Yaşlanma Merkezinde bu konu üzerine bilimsel çalışmalar yapan Ming Xu, yaşlanma sürecini çıkan bir yangının zaman içerisinde yayılmasına benzetiyor.

Xu, bu yaşlanma sürecinin aslında oldukça az sayıda hücre ile ve yavaş bir şekilde başladığını fakat az miktardaki bu hücrelerin son derece zararlı ve ciddi etkilere sahip olduğunu belirtti. Senolitikler şeklinde isimlendirilen bu yaşlanmış hücre gruplarını hedef alıp imha eden ilaçlar, bu sorunun önüne geçebilecek en umut verici gelişmeler arasında bulunuyor.

Ming Xu ve çalışma arkadaşları, farelerle yaptıkları bilimsel deneylerde çok az miktarda yaşlı hücre aktarıldığında bile farelerin yaşlandığını gördüler. Ardından bu yaşlanmaya başlayan fareleri prosiyanidin C1 yerine iki değişik senolitik ilacın harmanlanmasıyla oluşturulan bir yolla tedavi ettiklerinde sıkıntı çıkaran bu hücrelerin ayrışmaya başladığını ve farelerin daha zinde bir vücuda sahip olmaya başladığını fark ettiler. Yaşam sürelerinin arttığını ve kaslarının ciddi anlamda güçlendiğini tespit ettiler. Bu deney vücutlarına enjekte edilen yaşlı hücreler olmadan doğal yollarla yaşlanan fareler üzerinde de deneniyor ve aynı sonuçlara o zaman da rastlanıyor.

Bu gelişmenin bilim dünyasını bu kadar heyecanlandırmasının sebeplerinden biri de farelere uygulanan bu yaşlanma karşıtı tedavinin onların çok yaşlı olduğu bir dönemde yani onların ileri yaşlılık dönemi olan on iki yaşındayken uygulanıyor. Xu, bu durumun 70-80 yaşlarında birinin ilaç sayesinde yaklaşık 6 yıl kadar ömrünü uzatabileceğini gösterdiğini ifade ediyor. Bir diğer önemli nokta ise, ilacın insan vücudu için güvenilirliği ve toksik etkiye sahip olmaması.

Tedavide kullanılan maddelerden biri Quercitin, aynı zamanda pek çok sebze ve meyvede yer alan bir bitki pigmenti. Şuan da gıda takviyesi şeklinde satışa sunulmuş durumda. Bir diğer madde ise, Dasatinib denilen kan kanserinin tedavisinde kullanılan bir ilaç. Bu ilacın kullanımı için onay alınmasını gerekiyor.

Hayvanlarda gerçekleştirilen diğer bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; kullanılan senolitik ilaçlar 40’ın üstünde hastalığın ilerlemesini yavaşlatıyor hatta engelliyor ya da bu hastalıklara yakalanılsa bile onların etkilerini ciddi ölçüde azaltıyor. Bu hastalık gruplarında birçok kanser çeşidinin yanında birçok böbrek, kalp, akciğer, beyin, karaciğer ve göz hastalıkları da yer alıyor. İnsanlarda yapılan ön çalışmalarda ise, bahsedilen bu ilaçların vücutta bulunan yaşlı hücrelerin oranını ve kırılganlığı azalttığını aynı zamanda da iltihabı yavaşlattığı hatta engellediği görüldü. Şimdilerde ise yaşlanma karşıtı olarak gösterilecek bu ilaçların Alzheimer, diyabet ve artrit gibi yaşlılıkla beraber şiddetlenen hastalılara karşı etkili olup olmadığı araştırılıyor.

Elbette yapılan bu tüm bu deneylerden hayati veriler elde edilecek, senolitik ya da farklı bir ilaç sahiden de yaşlanmayı engelleyici bir tedavi özelliği taşıyorsa önce Ming Xu’nun yaşlı fareler üzerinde yaptığı bilimsel çalışmaların benzerlerinin insan vücudu üzerinde de denenmesi ve olumlu sonuçlara ulaşılması gerekiyor. Bahsi geçen bu maddelerden elde edilen ilaçların hem kronik hastalıklara sahip kişilerde hem de doğal yollarla yaşlanan vücudu sağlıklı kişilerde özenli bir şekilde denenerek nasıl etkiler doğuracağını görmek gerekiyor.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Ağır İlerleyen Bir Döngünün Hızını Arttırmak

Yapılmak istenen denemelerin karşısında birtakım engeller ve sorunlar da bulunuyor. Bunlardan ilki, insan vücudunun yaşlanma sürecinin uzun yıllar sürmesi. Yani bu çalışmanın, oldukça uzun bir bilimsel deney olacağını söyleyebiliriz. Elbette bu oldukça yüksek bir maliyet anlamına da geliyor. Yaşlanma sürecinin uzun olmasına şu şekilde bir çözüm düşünülmüş; yaşlanma sürecinde ortaya çıkan yaşlı molekülleri işaretleyebilecek biyoişaretçiler göndermek. Bu da DNA’ya birtakım kimyasallar katmak gibi çok ufak değişiklikler aslında. Bu biyoişaretçiler sayesinde sistemden daha hızlı yanıt alınabiliyor ve yaşlanma denen sürecin genel resmi hakkında fikir sahibi olunabileceğine inanılıyor.

Bu konuda değerlendirilen bir diğer alternatif de bu deneyde köpeklere yer vermek. İnsanlara oranla yedi kat hızlı yaşlanan köpeklerin vücutları da insanlar gibi yaşlandıkça birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Sadık dostlarımız olan köpeklerin insanlarla aynı ortamda yaşıyor olması da bilim dünyasının onları seçmesinde bir artı sağlıyor. Yani köpekler bu tedavi yöntemini test etmek için biçilmiş birer kaftan. Evcil ve uysal canlılar olması sayesinde yani lezzetli mamalar ve biraz oyunla rahatlıkla işbirliği yapılabiliyor.

Yaşlanma karşıtı bu yöntem bazı ülkelerde denenmeye başladı bile. Örnek olarak, Amerika’da düzenlenen Dog Aging Project yani Köpek Yaşlanma Projesini gösterebiliriz. 500 köpekte rapamycin ismi verilen yaşlı hücreleri hedef alan, yaşlanmayı geciktirici tedavi uygulanıyor. Bu madde organ nakli olmuş hastalarda naklin ardından kısmen yüksek miktarlarda verilerek vücuda nakli yapılan organın vücut tarafından reddedilmesi engelleniyor. Az miktarlarda kullanıldığında ise maya, sinek, fare ve solucanların ömrünü fark edilir bir oranda uzatıyor. Tahmin edildiği gibi Rapamycin tedavisi etkili olursa, tedavi sonucunda köpeklerin yaşam süresinin yaklaşık 4 insan ömrü yılı yani köpeklerin yaşam süresini düşünecek olursak 28 köpek yılı kadar uzatabilecek.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Yaşlanma Tedavi Edilmesi Gereken Bir Kavram Mı?

Bu bilimsel çalışmaların insanlar üzerinde denenmesi ve verimli sonuç elde edilmesiyle ilgili ikinci problem, tutumsal birtakım engellerle bağlantılı. Şu anki tıbbi paradigmalara bakacak olursak; yaşlanma kavramına iyileştirilmesi veya engellenmesi gereken bir hastalık olarak bakılmadığını görüyoruz.

Akşamdan kalma birinin yaşadığı ruhsal ve fiziksel olumsuz etkiler ya da rahatsız edici de olsa yapmak zorunda kaldığımız telefon görüşmeler gibi yaşlanma da hayatın acımasız bir gerçekliği olarak kabul ediliyor. Bu yüzden yaşlanmayı baskılayacak bir tedavi yöntemi geliştirilecekse; FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) ve diğer tüm tıbbi düzenleyiciler için yaşlanmanın terapötik bir kavram olduğunu yani önlenebileceğini ve tedavi edilebileceğini kabul etmeleri gerekiyor. Barzilai, yaşlanmayı iyileştirilmesi gereken bir hastalık gibi göstermek istemediklerini ancak yardımcı olmak istediğimiz yaşlı insanlara yaşlanmanın yavaşlatılabilecek veya tedavi edilebilecek bir semptom şeklinde bakılması gerektiğini ifade ediyor.

Barzilai yukarıda bahsettiğimiz bu sorunun üstesinden gelebilmek için şöyle bir yaklaşım tavsiye ediyor: Metformin isimli farklı bir yaşlanmayı önleyici hap üstüne odaklanıyor. Başarı oranı yüksek ve son derece ekonomik olan bu ilaç yani Metformin, aslında bir yılda milyonlarda diyabet hastasının kullandığı bilindik bir ilaç.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Metformin’den Alınan İlk Sonuçlar Heyecan Verici!

Tip 2 diyabet ve yaşlanma olguları kulağa başta uzak gibi gelse de Barzilai 2016 yılında Metformin’in yaşlanma konusunda da geciktirici etkilere sahip olduğunu ortaya attı. Bu iddia elbette yalnızca lafta kalmış bir iddia değil. 2014 yılında İngiltere’de yapılan klinik çalışmalarda bu ilacın yaşlanma önleyici bir etkiye sahip olup olmadığı 150.000’den fazla kişiyle denenmiş ve olumlu sonuçlara ulaşılmıştı. Yapılan bu klinik araştırmada metformin alan diyabet hastalarının metformin almayanlara göre hatta diyabet hastası olmayan insanlardan bile daha uzun süre yaşamına devam ettiği fark edildi. Bu umut verici sonuçtan sonra farklı bilimsel deneylerle de metforminin yaşa bağlı olarak boy gösteren pek çok hastalığı engelleyebildiği sonucuna ulaşıldı.

Bilim dünyasını heyecanlandıran bu araştırmalar, metforminin insan vücudunun sağlıklı bir şekilde kalabildiği yaşam süresinin arttırabileceğini de işaret ediyor olabilir. Fakat elbette bu konuda kesin yargılarla konuşmak henüz mümkün değil. Net sonuçlar için ihtiyacımız olan tek şey; çok iyi bir şekilde tasarlanmış, akıllardaki soru işaretlerini giderecek ve elde edilen parçaları birleştirecek kapsamlı ve detaylı bir klinik araştırma. Bu kadar çok gerekçesi olduğuna bakıp umutsuzluğa kapılmayın, çünkü bu böyle bir çalışma günümüzde başlatılmış durumda. İsmi ise TAME yani Tageting Aging with Metformin.

Barzilai ve çalışma arkadaşları, tip 2 diyabete sahip olmayan 65-80 yaş aralığındaki bir grup insanla (3000 kişi) 4 yıl sürecek bir klinik deneye başladı. Katılımcıların bir kısmına metmorfin, diğer kısmına ise placebo verilerek vücutlarına gönderilen biyoişaretçiler 4 yıl boyunca izlenecek. Bu 3000 kişilik gruptaki her insanın kalp krizi veya demans (bunama) gibi hastalıklara hangi zaman diliminde yakalanacağı tespit edilecek. Katılımcıların bazılarına verilen Metformin’in yalnızca bir hastalığı geciktirme veya iyileştirme yeteneğinden daha çok, ilacın yaşlanmaya bağlı olarak gelişen hastalıklar üzerinde yavaşlatma kabiliyetinin ne kadar yüksek olduğu araştırılacak. Aynı zamanda bu klinik deney sonunda metforminin insanda sağlıklı yaşamı ne kadar uzattığı ya da uzatamadığı da görülmüş olacak.

Yapılan çalışmalar da başarılı sonuçlar elde edildiği takdirde bu çalışma, bilim dünyasında ciddi bir yankı uyandırabilir. TAME projesiyle bilim insanlarının farklı fikirlere sahip olduğu yaşlanma kavramının ilaçlar sayesinde iyileştirilebilir bir durum olduğu bile kanıtlanabilir.

Barzilai, gerçekleştirilen bu klinik araştırmanın FDA’nın yaşlanmanın bir gösterge şeklinde kabul edilmesinin sağlanabileceğini ve birçok biyoteknoloji şirketinin de bbu çalışmadan sonra birtakım klinik çalışmalar başlayabilmesi için bir şablon niteliğinde olacağını umduklarını ifade etti. Pek çok bilim insanının doku nakli ya da gen tedavisi gibi yaşlanmayla savaşmak için birtakım stratejiler üzerinde çalışmalar yaptığını biliyoruz fakat Barzilai hap almanın tüm bu yapılacak işlemlerden çok daha basit ve kolay olduğunu vurguladı. Üstelik yalnızca yaşam süresini uzatmakla kalmayacağına inanılan Metformin’in sağlıklı yaşam süresini de arttıracağı düşünülüyor. Bunu gerçekleştirebilirse bir ilke imza atılmış olacak, böylelikle bu alanda daha farklı yaşlanma önleyici ilaç piyasaya sürülebilir.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Yaşlanırken Vücudumuzda Neler Oluyor?

  • Zaman içerisinde vücuttaki mutasyonlar arttıkça DNA yavaş yavaş kararsız davranmaya başlıyor.
  • Hücrelerin kendi aralarındaki koordinasyonu ve iletişimi giderek zorlaşıyor.
  • Telomerler adı verilen X harfine benzer kromozomların uç kısımları açılmaya başlıyor.
  • Hastalıklarda ve yaralanmalarda dokuları onarmayı sağlayan kök hücrelerin enerjisi azalmaya ve yaşlanmayla beraber yorulmaya başlıyor.
  • Vücut için enerji deposu olarak nitelendirilen mitokondriler yıpranmaya ve dejenere olmaya başlıyor.
  • Yaşlı dediğimiz gücü tükenmiş, eskimiş hücreler vücutta birikerek dokulara zarar vermeye başlıyor.
  • Artık epigenetik değişiklikler gözlenmeye başlıyor. Bahsedilen değişikliklerin gen bilgilerimizi depolayan DNA zincirine hasar vermiyor olsa bile genlerin etkinliğini olumsuz yönde etkiliyor.
  • Temel proteinlerin üretilebilme potansiyeli giderek azalıyor.
  • Tüm bu değişikliklerin devamında da tüketilen besinin tadını algılamada görevli duyularda kayıplar görülüyor.

Quercitin, Rapamycin, Metformin ve Daha Fazlası…

Yaşlanmayı geciktirmeyi sağlayacak yöntemler için kullanılan bazı maddelerin içeriğinden ve aslında başka hangi alanlarda kullanıldıklarından bahsedelim.

Quercitin; genellikle diyet yapan insanların kullandığı gıda takviyelerinde, yiyecek ve içeceklerde yer alan ve tadı acımtırak bir maddedir. Aslında bir bitki flavonolu olan Quercitin, yaşlı hücreleri imha edebilme yeteneğine sahip olduğu için bu maddenin “senolitik” olduğu biliniyor. Bu grupta yer alan diğer ilaçlar gibi Quercitin’in de hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda yaşam süresini arttırdığı ve yaşla beraber gelen hastalıklara yakalanma oranının da azalttığı ortaya çıktı. İnsanlar üzerinde ise hala klinik çalışmalar devam etmekte.

Rapamycin, daha çok bağışıklık sistemi üzerinde etki sağlayan hatta bağışıklığı baskılayan, etkinliğini yitirmiş kök hücreler, besinlerin tadını algılamada sorunlar ve görevini yerine getiremeyen mitokondriler gibi yaşlanmayla beraber vücutta görülen değişiklikleri en aza indirgemeyi hedef alıyor. Rapamycin’in etkilerini konu alan bir bilimsel çalışma orta yaşlı fareler üzerinde yapılmıştır. Üç ay boyunca Rapamycin tedavisi uygulanan bu farelerin yaklaşık %60’ının hastalığa yakalanmadan yani sağlıklı bir şekilde geçirdiği yaşam sürelerinin arttığı tespit edildi.

Metformin, dünya nüfusunun ciddi bir kesimine hitap eden, fast-food yiyeceklerle birlikte özellikle çağımızın hastalıklarından biri haline gelmiş tip-2 diyabetin tedavisinde kullanılıyor. Vücutta yaşlanmayla beraber görülen sorunların neredeyse hepsine karşı etkili olduğu düşünülen bu madde konumuz yaşlanmayı önlemek olunca elbette ki herkesi heyecanlandırıyor. Şimdilerde ise Amerika’da gerçekleştirilen Targeting Aging With Metformin- TAME (Metformin ile Yaşlanmayı Hedefleme) isimli klinik araştırmanın bilim dünyası için bir çığır niteliği taşıdığı düşünülüyor.

Yaşlanma Durdurulabilir Mi?

Yaşlanmayı Durdurmanın Önündeki Büyük Engel: Maliyet

Statinler denilen grup, nasıl şu an kolesterol seviyesini düşürmek veya kalp hastalıklarını ya da felci engellemek için kullanılıyorsa, önümüzdeki yıllarda şu an çalışmaları gerçekleştirilen yaşlanma önleyici ilaçların da yaşlılığa bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarını, ciddi hastalıkları engellemek için doktorlar tarafından verilebilir. Hatta yaşlanma hızınızı veya hangi hastalık türlerine yakalanma riskinizin fazla olduğunu gösterecek testlerden yola çıkarak doktor size birden fazla ilaç dahi uygun görebilir. Böylece rapamisin, metformin, dasatinib, kersitin veya henüz ortaya çıkmamış birçok yaşlanma engelleyici ilaca da mahallemizde bulunan eczanelerin raflarında karşılaşabiliriz. Önümüzdeki günlerde, şu an sağlık sektöründe izlenen yol (semptomlar görülmeye başladıktan sonra hastalığa yönelik tedavi yöntemi uygulamak) yerine hastalıkları önlemeye yönelik bir yol izlenebilir.

Yapılan bu çalışmalarla yaşlanma önleyici tedavi yöntemlerine daha önce hiç olmadığımız kadar yakın görünüyoruz. Fakat hala ortada çözülememiş bir sorun var. Çok maliyetli olan bu klinik deneylerin masraflarını kim karşılayacak?

Yaşlanma engelleyici tedavilerin araştırmalarını fonlama noktasında hükümetlerin pek de hevesli olduğu söylenemez. Düzenleyiciler tarafına bakacak olursak da hali hazırda satılan ilaçların dışında ek araştırmalara destek vermek istemiyorlar. Son çare ilaç endüstrileri tarafında da durum pek farklı değil. Kar marjı çok da yüksek olmayan ayrıca patente sahip olmayan deneyler onların da pek ilgisini çekmiyor.

Yaşlanma önleyici ilaçlarla ilgili çalışmalar yapan yaklaşık 30 firma bulunuyor, bahsettiğimiz bu firmalar da quercitin ya da metformin gibi piyasada zaten yer alan ilaçların dışında kendi yaşlanma engelleyici ilaçlarını üretmeyi ve geliştirmeyi hedeflemiş durumda. Ancak elbette hiç de küçük bir problem olmayan maliyet konusu çözülmeden uygun fiyatlı ve güvenli ilaçların geliştirilmesi en azından yakın gelecekte pek de olası görünmüyor. Ne yazık ki bu süre zarfında bu tedavi yöntemine ihtiyaç duyanlar da yaşlanmaya devam ediyor.

İlginizi Çekebilir: Yaşlanmayı Geciktirici 10 Etkili Öneri