Kafkas halkının unutulmaz siyasi ve dini lideri Şeyh Şamil Kimdir? Şeyh Şamil Kafkas halkı için neden önemlidir? Kafkas-Rus Savaşlarının unutulmaz komutanı Şeyh Şamil hakkında merak ettiğiniz her şey!
Unutulmaz Halk Kahramanı Şeyh Şamil
Kafkas halkı için büyük bir imge haline gelen Şeyh Şamil, bu büyük kültürel zenginliklerle dolu halkı 25 sene yönetmiştir. Rus-Kafkas savaşlarının en önemli komutanlarından olan Şamil, hayatını adeta Kafkasya topraklarına mal etmiştir. İzmir marşına esin kaynağı olan Kafkas Marşı’nın yazıldığı Rus – Kafkas savaşlarında gösterdiği üstün yöneticilik yeteneği ile güçlü bir duruşa sahip olan Şeyh Şamil, fiziksel olarak da güçlü bir yapıdaydı.
Kafkas Kartalı Şeyh Şamil Kimdir ?
Türkiye’nin Kafkas Kartalı olarak isimlendirdiği Şeyh Şamil, 1797 yılında Dağıstan’da Gimri ismindeki küçük bir köyde doğdu. Küçük yaşlarda eğitim almaya başlayan Şamil’in ilk öğretmeni din adamı Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki’dir. Aynı zamanda atalarının yolundan giderek at binme, kılıç kuşanma, güreşme, savaşma ve mücadele etme becerilerini kazanan Şamil, çok güçlü bir fiziğe sahipti.
Kafkasya Kartalı Kimdir ? Eğitim Hayatı Nasıldır?
Kafkasya Kartalı Şeyh Şamil, çocukluk ve gençlik dönemi eğitim hayatında Tefsir, Fen, Edebiyat, Tarih ve Fıkıh gibi temel bilimleri bir arada almıştır.
Kafkasya Lideri Şeyh Şamil
30 yaşlarına ulaştığında istekli ve mücadele ruhu ile dolu bir Kafkasyalı olan Şamil, Rusların esareti altında olan memleketi Kafkasya’yı özgürlüğüne kavuşturmak için pek çok mücadelede bulunmuştur. Hatta başlattığı mücadeleci akım, birçok farklı milletin de özgürlük arayışına gitmesine ilham oldu. Dağıstan’da başlayan mücadele bölgeyi hakimiyeti altına aldı. Hatta bir anda tüm Kafkasya Türklerinin ve diğer milletlerin lideri oldu.
Hem dini hem de askeri liderlik unvanı ile Kafkasya halkını bir araya getiren, onları güçlü bir devlet yapısı gibi davranmaya güdüleyen Şeyh Şamil, orduyu güçlendirecek tophaneler, baruthaneler ve silahhaneler yaptırdı. Kafkasya halkından düzenli bir ordu ortaya çıkana güçlü lider, 25 sene boyunca Rus esaretine karşı dik bir duruş sergiledi.
Kafkasya – Rus Savaşında Şeyh Şamil
Kafkas – Rus mücadelesinin simgesi olmayı başaran güçlü komutan Şeyh Şamil ve ordusu Ahulgo tepesinde Rusların 10 binden fazla askerden oluşan ordusuna karşı 3 bin askerle mücadele etmeye çalışmış fakat savaş henüz sonuçlanmadan eşi Cevheret Hanur, kız kardeşi Mesedo’yu ve oğlu Said’i kaybetmiştir. Ordusunun büyük bir bölümü şehit düşerken, Şamil bu savaşı kazanamayacaklarını anlayarak Ruslar ile barış anlaşması yapmıştır. Anlaşma sonunda esir olarak alınan Şamil, kendisi gibi güçlü ve önemli kişilerin tutulduğu Kaluga ‘da hapsedilmiştir.
Hac Ziyareti
Şeyh Şamil Rus esiri iken, Rus Çarı’nın izni ile Hac ziyaretine gönderilmiştir. Bu süreçte oğlunu esir alan Rus yönetimi, Şamil’in geri döneceğinden emindir. Şamil, Mekke’ye gitmeden önce İstanbul’a gelerek dönemin Osmanlı Padişah’ı Abdulaziz tarafından ağırlanmıştır. Kendisini görmek isteyen, onunla sohbet etmek isteyen binlerce kişi sarayın önünde beklemiştir. İstanbul ziyaretinin ardından hac ziyaretini yapan Şamil, Rusya’ya geri dönerek oğlunu esaretten kurtarmıştır. 74 yaşında hayata gözlerini yuman Şeyh Şamil, Kafkas halkı için özlemle ve güzelliklerle anılan bir lider olmayı başarmıştır.
21 Mayıs 1864 Çerkes Soykırımı
Rus – Kafkas savaşları Şeyh Şamil’den sonra da devam ederken tarihte bugün 21 Mayıs 1864’te daha sonraki yıllarda Çerkes Soykırımı olarak adlandırılacak olan Kafkas göçleri başlamıştır. Kafkasya’da yaşayan Kuzey Kafkas halkının sürgün edilmeye başlandığı bu tarihten itibaren bu köklü ve kalabalık halk dünyanın çeşitli bölgelerine göç etmek zorunda kalmışlardır. Sürgün sırasında binlerce insan hayatını kaybederken, bu zorlu ve amansız süreç Trabzon Rus Konsolosluğuna yazılan raporda şu şekilde yer almaktadır:
” Türkiye’ye gitmek üzere Batum’a 70,000 Çerkes geldi. Bunlardan vasati olarak günde 7 kişi ölüyor. Trabzon’a çıkarılan 24,700 kişiden şimdiye kadar 19,000 kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63,900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110’000 kişi arasında her gün vasati 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul’a götürülen 4650 kişiden de günde 40-60 kişinin öldüğünü haber aldım.”
Bu yolculuktan sağ kalanlar ise bugünün Türkiye, Sırbistan, Dobruca, Arnavutluk, Bulgaristan, Suriye ve Irak ülkelerine yerleşmişlerdir. İçinde bulundukları kültürle bütünleşmiş, yakınındaki kültürlere de esin kaynağı olmuşlardır.