Nerede o eski Ramazan’lar cümlesini sık sık duyduğumuz şu zaman diliminde sizlere Osmanlı’da Ramazan gelenekleri hakkında, unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri canladırmak için bir yazı hazırladık. 20 sene önceki Ramazanlar büyük bir özlemle anılırken yüz sene önce atalarımız, Osmanlı Devleti Ramazan’ı nasıl geçirirmiş sizler için derledik.
Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri
Nerede o eski Ramazan’lar cümlesini sık sık duyduğumuz şu zaman diliminde sizlere Osmanlı’da Ramazan gelenekleri hakkında ilginizi çekecek bir yazı hazırlamaya çalıştık. 20 sene önceki Ramazanlar büyük bir özlemle anılırken yüz sene önce atalarımız, Osmanlı Devleti Ramazan’ı nasıl geçirirmiş beraber inceleyelim.
Osmanlı’da Ramazan gelenekleri bambaşka idi. İnsanlar senelik planlamalarını Ramazan’a göre yaparlar, Osmanlı’da Ramazan hazırlıkları aylar öncesinden başlardı. İnsanlar Ramazan’ın manevi atmosferinden istifade edebilmek için ellerinden geleni yaparlardı. Osmanlı’dan günümüze Ramazan gelenekleri arasından birçoğu unutulmuş olsa da bugün devam ettirilmeye devam edilen bazı adetler mevcuttur. Şimdi unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı’da Ramazan Gelenekleri nelermiş onları inceleyelim.
Zimem Defterleri
Osmanlı döneminde özellikle gariban halkın yaşadığı bölgelerde veresiye kültürü bulunmaktaydı. İnsanlar paraları olmadığı durumlarda ihtiyaçlarını mahalle esnafından borç karşılığı giderirlerdi. Mahalle esnafı ise oluşan borçları takip edebilmek için zimem defteri ya da veresiye defteri dediğimiz defterleri tutardı.
Osmanlı’da 3 aylar gelince zenginler gariban insanların oturdukları mahallelere giderek esnaftan zimem defterlerini içerisinde yazılan borcu ödeyerek satın alırlardı. Böylelikle muhtaç kimseler ihtiyaçlarını daha rahat kimseye minnet duymadan karşılayabiliyorlardı. Çünkü zimem defterini kimin aldığını hiçbir zaman öğrenemiyorlardı. Osmanlı’da Ramazan gelenekleri arasında en ince davranışlarından biri de buydu.
Osmanlı’da Ramazan Sofraları
Osmanlı’da Ramazan sofraları iki aşamalı olarak kurulmakta idi. İlk kısımda daha hafif yiyecekler olan meyve kuruları, ceviz, fındık, peynir gibi yiyecekler ikram edilirdi. Burada amaç insanların gün boyu yaşadıkları açlıkla yemeklere abanarak midelerini rahatsız etmelerini engellemek idi. İlk kısımdan sonra müezzin tekrar ezan okuyarak sofradakileri namaza çağırırdı.
Ramazan ayının bereketi bambaşkaydı. Akşam namazı kılındıktan sonra isi ikinci kısım olan asıl sofraya oturulurdu. Bu kısımda Osmanlı mutfağının en güzel örnekleri afiyetle yenilirdi.Ramazan ayı içerisinde kurulan iftar sofralarına durumu yerinde olanlar misafirsiz oturmamaya dikkat ederlerdi. Mahalleleri içerisinde yer alan garibanlarla aynı iftar sonrasına oturulur beraber iftar edilirdi.
Diş Kirası
Yukarıda belirttiğimiz gibi Osmanlı’da Ramazan gelenekleri içerisinde iftar sofralarında misafir ağırlanması geleneği vardı. Sahur için de aynı şey geçerliydi. Bu misafirler öncelikli olarak ihtiyaç sahibi olan kişilerden seçilirdi. Yemek yenilip sofradan kalkıldıktan sonra ev sahibi misafirlerine diş kirası adı altında çeşitli hediyeler ikram ederdi. Bu hediyeler kimi zaman altın akçelerden de oluşmakta idi.
Tekne Orucu
Osmanlı döneminde çocukların oruca ve Ramazan’a alıştırılması için tekne orucu diye bir kavram oluşturulmuştu. Küçük yaştaki çocuklar sorumlu olmadıkları halde büyükleri tarafından oruca alışmaları için öğle ezanına kadar tekne orucu tutarlardı. Bu orucun sonunda çocuklar tuttukları tekne orucu kadar büyüklerinden harçlık ya da hediye alırlardı.
Cerre Çıkmak
Cerre çıkmak Osmanlıca kendine çekmek, cezp etmek anlamlarında kullanılır. Medrese eğitimi alan öğrenciler senelik izinlerini üç aylarda kullanırlardı. Bu üç aylık süresinde de medreselerinden uzak diyarlara insanlara bildiklerini anlatmak için giderlerdi. Günümüzdeki staj kavramı ile benzerlik gösteren bir kavramdır.
Sadaka Taşları
Sadaka taşları Osmanlı gelenekleri içerisinde önemli bir yere sahip bir oluşumdur. Özellikle sosyal yardımlaşmanın gizliliği ve insanların yetinme duygularının ön plana çıktığı bu taşlar Osmanlı’da Ramazan gelenekleri içerisinde sayılmalıdır. Zira bu taşlar normal zamanlarda da kullanılırken Ramazan aylarında kullanımı daha da artar.
Bu taşlar Osmanlı memleketlerinin dört bir tarafına yayılmış taşlardır. Bu taşlara durumu yerinde olanlar sadakalarını bırakır. Burada biriken paralardan ise ihtiyaç sahipleri ihtiyaçları kadarını alır geri kalanına dokunmazdı.
Kadir Geceleri
Kadir Geceleri Kuran’da bin aydan daha hayırlı bir gece olarak nitelendirilmektedir. Osmanlı döneminde de Kadir Gecelerine ona göre önem verilmiştir. Özellikle o gün daha fazla sadaka vermeye çalışan, daha fazla ibadet etmeye çalışan insanlar gözlerden kaçmazdı.Kadir gecelerinin bir diğer özelliği ise bu gecelerde teravih namazlarından sonra her şehrin en büyük camisinde kutsal emanetleri halk ile buluşturulması yer alıyordu.
Arife Çiçekleri
Bayram arifeleri çocuklar için şüphesiz bayram heyecanının zirve yaptığı zaman dilimleri idi. Yeni kıyafetlerini giymek için sabırsızlanan çocuklara arife günü yeni kıyafetleri giydirilir ve sokakta dolaştırılırdı. Çocukları gören halk ise onlara arife çiçekleri adını takardı. Osmanlı’da Ramazan gelenekleri arasında çocukların yeri bambaşkaydı.
Koronavirüs ile ülkece savaş verdiğimiz şu günlerde tarih kavramının bize gösterdiği yolu izlemek, o kÜltÜr gerçeklerini unutmamak bizlere derin bir maneviyat katar. Oruç tutmak, iftar saatini dört gözle beklemek geçmişten günümüze gelen bir alışkanlıktır. Eskinin güzelliği ile bir ramazan geçirmek dileğiyle…