Aile konutu ya da ortak konut olarak bilinen ve eşlerin birlikte kullandıkları ev konusunda sahip oldukları hakları bilmeleri önem taşır ancak bu konuda maalesef önemli derecede bilgi eksikliği bulunuyor. Tüm evli çiftleri ilgilendiren bu konuda bilinmesi gerekenleri bu yazımızda sizler ile paylaşıyoruz. Aile konutu nedir? Eşlerin tasarruf hakları nelerdir? Eşlerden birinin açık rızası olmaksızın yapılamayacak işlemler nelerdir? Yapılması durumunda bu işlemlerin hukuki durumu nedir?
Evlilik birliğinde eşlerden her birinin kural olarak diğer eşin iznine gerek duymaksızın her tür hukuki işlemi yapma yetkisi vardır. Türk Medeni Kanunu ( TMK) 193. maddesi de bu hususa değinerek, kanunda aksine bir düzenleme olmadığı durumlarda eşlerden her birinin, diğer eş veya üçüncü kişiler ile her türden hukuki işlem yapabileceği hükmünü getirir. İşte bu düzenlenmenin istisna durumunu ise aile konutu üzerindeki eşlerin tasarruf hakkı oluşturur.
Aile Konutu Nedir?
Aile konutu kavramı karşılığını TMK 194. madde düzenlemesinde bulur ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile kazandırılmıştır. Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadıkları aile yaşamlarının merkezi olan konuttur. Bir konutun, aile konutu vasfını kazanabilmesi için, bu evin eşlerce fiilen kullanılmaya başlaması gereklidir. Ayrıca aile konutu ancak tek bir konut olabilir. Bu kapsamda devamlı oturulmayan ve ikincil özellikli olan yazlık, dağ evi, bahçe evi, bağ evi, çiftlik evi gibi konutlar bu kapsam dışında kalır.
Aile Konutu Üzerinde Tasarruf Hakları
Aile konutu eşlerin tasarruf haklarının sınırını TMK’nun 194. maddesinin 1. fıkrası düzenler. Bu düzenlemeye göre eşlerden biri, diğer eş tarafından verilen açık bir rıza olmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesi fesih işlemini yapamaz, bu konutu devredemez ya da konut üzerindeki haklara herhangi bir sınır getiremez.
Bir başka ifadeyle, bir eşin aile konutu üzerinde tasarruf hakkı diğer eşin açık rızasına bağlı kılınmıştır. Bu kapsamda ipotek verme gibi konut üzerindeki haklara sınır getiren tasarruflarda da diğer eşin rızası aranır.
Bu konu ile alakalı bir başka kanuni düzenlemede 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 349. maddesinde bulunur. Buradaki düzenlemede de aile konutu olarak kiralanan bir taşınmazda kiracı, eşinin açık rızası bulunmadıkça kira sözleşmesini feshedemez hükmü yer alır.
İşlemlerin Hukuki Durumu
Eşlerden biri, öteki eşin açık rızasını almadan aile konutunu devreder, kira sözleşmesini fesheder ya da aile konutunda bulunan hakları sınırlarsa bu işlemler geçersiz olur. Ancak açık rızası olmaksızın işlem yapılan eş, bu işlemlere icazet verir yani sonradan rıza gösterirse işlem en başından itibaren geçerli duruma gelir.
Açık rıza olmadan işlemin yapılması ve sonradan da icazet verilmemesi durumlarında;
Kira sözleşmesi feshedilmişse, açılacak bir davayla feshin geçersizliği tespit edilebilir.Aile konutunun devredilmesi halinde devrin iptali istenebilir.İpotek ya da intifa hakkı gibi bir işlem yapılmış ise bu verilen hakların kaldırılması talep edilebilir.
Yani açık rızası alınmayan eş bu işlemlerin geçersizliğinin tespitini ve durumun eski hale getirilmesini isteyebilir.
İyi niyetli Üçüncü Kişinin Durumu
Aile konutu üzerinde diğer eşin rızası olmaksızın işlem yapan eş ile bu işlemi gerçekleştiren 3. kişilerin iyi niyetli olmaları işlemleri geçerli hale getirmez. Yani aile konutu olduğunu bilmeden bir eş ile hukuki işlem yapan 3 kişinin iyi niyeti bu işlemler yönünden korunmaz.
Aile Konutu Şerhi
Eşlerin birlikte kullanılan gayrimenkul üzerindeki bahsi geçen tasarruf haklarındaki sınırlandırma, aile konutu şerhi konulması ile değil kanunun emredici hükümleriyle getirilmiştir. Bu bağlamda aile konutu şerhinin verilmesi kurucu değil yalnızca açıklayıcı bir niteliktedir. Yani bu şerhin konulmadığı konutlar yönünden de aynı tasarruf sınırlandırmaları vardır. Şerh konulmasa da diğer eşin rızası alınmaksızın yapılan işlemin geçersizliği iddia ve dava edilebilir.
Aile konutu şerhini ise TMK 194 maddesinin 3. fıkrası açıklamıştır. Bu düzenlemeye göre, taşınmazın maliki olmayan eş, konut ile ilgili şerhin düşülmesini tapu müdürlüğünden talep edebilir. Aile konutu şerhi için;
Taşınmazın aile konutu olduğunu gösteren muhtarlıktan ya da apartman yönetiminden alınmış bir belge,Vukuatlı bir nüfus kayıt örneği ya da evlilik cüzdanı
Olması gerekir. Bu belgeler ile taşınmaza tapuda malik olarak bulunmayan eş, konut ile ilgili tapu kütüğüne aile konutu şerhini kaydettirebilir.
Yargıtay Uygulaması ve Kabulü
Aile şerhi konulmamış konutlar üzerinde de, bu niteliklerinin bulunması halinde yani ortak kullanılan konut olması durumunda, diğer eşin rızası alınmadan belirtilen işlemlerin yapılmasının geçersiz kabul edileceği ve bu işlemlere katılan üçüncü kişilerin iyi niyetlerinin de korunmayacağı konusunda Yargıtay uygulamaları da netlik ve istikrar kazanmıştır. Bu tip davalara bakan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi içtihatları da bu yöndedir.
Bir konutun aile konutu ile ilgili olarak hukunun açıkladığı kararlar bu şekildedir.