Anayasa Mahkemesi tarafından verilen güncel bir karar ile vergi borcu nedeniyle yaşanan eve haciz konulması işlemi mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul edildi. Söz konusu kararda, hissedarı bulunduğu şirketin vergi borçları sebebiyle yaşamakta olduğu eve haciz işlemi yapılan başvurucuya ilişkin bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi ihlal olduğuna hükmetti.
Mülkiyet Hakkının İhlali
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü tarafından 01.07.2020 tarihinde verilen ve mülkiyet hakkının ihlaline karar verilen olayda, başvurucu 2007 yılında yüzde 20 kadar şirket hissesini aldığı şirkette müdürlük görevine getirildi.
Söz konusu şirkette müdür olarak görev yapan başvurucu hakkında, şirkete ait ödenmeyen vergi borçları nedeni ile 2009 yılında “kanuni temsilci ve şirket ortağı” olması sebebiyle vergi borçlarının ödenmesi için ödeme emirleri düzenlendi. Kendisine gelen 3 ödeme emrine yönelik müdür olarak görev yapan başvurucu iptal davası açtı.
Taşınmaza Haciz Kararı
Olaya ilişkin yargılamayı yürüten Bursa Vergi Mahkemesi tarafından, usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen bir ödeme emri iptal edilirken diğer iki ödeme emri hakkında ise onama kararı verildi. Anayasa Mahkemesine ihlal başvurusu yapan başvurucu, Bursa Vergi Mahkemesi tarafından iptal edilmeyen ödeme emirlerine göre vergi borcu için ödeme yaptı. Ancak ödeme emirlerindeki vergi borçlarının tümünün ödenmemesi ve bunların şirketten de tahsil edilmemesi gerekçeleri ile başvurucuya ait olan taşınmaz hakkında haciz işlemi yapıldı.
Yapılan bu haciz sonrası iptal için dava açan başvurucu ileri sürdüğü itirazlardan sonuç alamayınca bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesine müracaat ederek 6183 sayılı yasada geçen ‘haline münasip ev’ olarak tanımlanması gerekli olan evine haciz konulmasının açık şekilde kanuni dayanaktan yoksun olduğunu ve bu şekilde mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia olarak sundu.
Anayasa Mahkemesi İhlali Belirledi
Yapılan bu başvuru sonucunda dosyayı inceleyen Anayasa Mahkemesi, başvurucuyu haklı görerek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini tespit etti. Bu tespit sonrası ihlalin sonuçlarının kaldırılması için yeniden yargılama yapılması için kararı derece mahkemesine gönderme kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi Gerekçesi
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararı verirken şu belirlemeleri yaparak karara ilişkin mahkeme değerlendirilmesi kısmında,
“6183 sayılı Kanun’un 70. maddesinde haczedilemeyecek mallar gösterilmiş ve hâline münasip evin hangi şartlarda haczedilebileceği “
düzenlenmiştir.
Somut olaydaki mahkeme kararı incelendiğinde haczin usulsüz olduğu iddiası kapsamında hâline münasip ev iddiasının değerlendirilmediği görülmüştür. Bununla birlikte dava başvurucu lehine kabul edilmiş ve haciz işlemi iptal edilmiştir. Davanın başvurucu lehine sonuçlandığı gözetildiğinde başvurucudan hâline münasip ev itirazına dayalı bir itiraz başvurusu yapmasının beklenmesi anlamlı değildir.Öte yandan İdarenin itiraz başvurusuna karşılık olarak başvurucunun hâline münasip ev iddiasını ileri sürmesinin beklenmesi de mümkün gözükmemektedir. İdarenin itirazlarının içeriği incelendiğinde hâline münasip ev iddialarının yer almadığı, itirazların borcun ödenmediği kapsamında yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla İdarenin ileri sürmediği bir iddia yönünden başvurucunun İdarenin itiraz başvurusuna hâline münasip ev bağlamında cevap vermesini beklemek mümkün olmayacaktır.Bölge İdare Mahkemesi kararı ile İdare lehine hukuksal bir durum ortaya çıkmıştır. Bu yeni durum karşısında başvurucu, hâline münasip ev iddiasını karar düzeltme yolunda ileri sürmüştür. Bununla birlikte Bölge İdare Mahkemesi, başvurucunun bu iddiası yönünden gerekçeli bir şekilde değerlendirme yapmadan karar düzeltme istemini reddetmiştir.Somut olayda yapılan yargılama sürecinin bütününe bakıldığında başvurucunun hâline münasip ev iddiası açıklığa kavuşturulamamıştır. Söz konusu iddia mülkiyet hakkının korunması yönünden önem taşımaktadır. Zira bu hususun tespiti haciz işleminin gerçekleştirilmesi, kapsamı ve sonuçları yönünden belirleyici olacaktır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına ilişkin yargılamanın sonucu bakımından esasa etkili söz konusu iddia yönünden derece mahkemelerince yapılan değerlendirmenin yeterli olmadığı anlaşılmıştır.Mülkiyet hakkının korunmasında usule ilişkin güvencelerin yerine getirilmediği, müdahalenin taşıdığı meşru amacın dayandığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı değerlendirilmiştir.Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir”
İfadelerine yer verilmiştir.
Yasal Düzenlemeler
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 70. Maddesinin 11. Fıkrasında “Borçlunun haline münasip evi ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir”
hükmüne yer verilmiştir.
Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar başlıklı 82. Maddesinin 12. Fıkrasında
“Borçlunun haline münasip evi”
haczedilemeyecekler arasında sayılmıştır.
Hangi mal ve hakların haczedilemeyeceği konusunda ayrıntılı ve detaylı bilgiye ise yine sitemizde yayınlanan 01 Mayıs 2020 tarihli “ Haciz Nedir ? Hangi Mal ve Haklar Haczedilemezler? Haciz İşlemi Nasıl Durdurulur ? “ başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.