Aramızdan ayrılışının 82. Yıldönümünü bir kez daha saygı, sevgi ve özlemle andığımız, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ’ün, Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ve yaşatılması adına yaptığı devrimler ve getirdiği yenilikler arasında “Hukuk” alanı da önemli bir yer tutar. Şimdi, Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk önderliğinde hukuk alanında yapılan yenilikleri daha yakından inceleyelim;
Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Medeni Kanunu
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, toplumsal yaşam alanını düzenleyen Mecelle 1868 ile 1876 yılları arasında yapılan çalışmalarla tamamlanmış ve medeni hukuk alanının temelini oluşturmuştur. Mecelle, özetle fıkıh ilminin toplumsal yaşam ve dünya işleri ile ilgili hükümlerinin bir araya getirildiği kanunlar topluluğudur.
Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir heyet tarafından uzun bir çalışma sonucu oluşturulan Mecelle, dağınık olan hükümlerin bir araya toplanmasını sağlamışsa da birçok yönden yetersizdi. Şer’i mahkemeler yanında oluşturulan Nizamiye mahkemeleri ile ülkede iki farklı mahkeme sistemi işliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra ise hukuk alanı başta olmak üzere toplumsal yaşamda çağın gerekliliklerine uygun, Cumhuriyetin özüne uyumlu yasalar hızla oluşturulmaya başlandı. Bu kapsamda, Adliye Bakanı olarak görev yapan ve 20 Nisan 1924 yılında kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun hazırlayıcıları arasında yer alan büyük hukukçu Mahmut Esat Bozkurt, pek çok defa Cumhuriyet Kanunlarının oluşturulmasında ve başarısında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği maddi ve manevi destek ve feyzleri ön plana çıkarmış,
İnkılâp ile ilgili yasaların ve kanuni düzenlemelerin Mustafa Kemal’in direktifleri ve oluşturduğu inkılâp prensipleri doğrultusunda hazırlandığını vurgulamıştı. Atatürk’ün kanunların hazırlanması direktifleri, halkı ve toplumu aydınlatıcı konuşmaları ile zeminini hazırladığı bu yasal yenilikler kapsamında en önemlilerinden birini de özellikle kadın haklarını da düzenleyecek ve güvence altına alacak bir Türk Medeni Kanunu oluşturmaktaydı.
Türk Medeni Kanunu kapsamındaki ilk çalışmalar ise Adliye Bakanı Mahmut Esat Bey başkanlığında yirmi altı hukukçudan oluşan bir komisyon tarafından 11 Eylül 1924 tarihinde başladı. İsviçre Medeni Kanunu’nun Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre uyarlanması amacıyla başlatılan bu çalışma sonunda bir kanun tasarısı halini ise 1926 yılında aldı.
17 Şubat 1926 günü, Meclis’te görüşmelerine başlanan ve kabul edilen bu Türk Medeni Kanunu yasa tasarısı, 937 madde olarak kabul edilerek, 4 Nisan 1926 yılında yayınlandı ve 4 Ekim 1926’da Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu ile birlikte yürürlüğe girdi ve bu şekilde kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu çağdaş bir toplumun temeli de yasal anlamda hazırlanmış oldu.
Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Medeni Kanunu Üzerinde Yapılan Değişimler Nelerdir?
Türk Kanunu Medenisi ile getirilen bazı önemli yenilikler şöyledir:
Ailede kadın-erkek eşitliğinin sağlanması,Evlilikte resmî nikâh zorunluluğu,Tek eşle evlilik esası,Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı,Mahkemelerde tanıklık yapabilme,Miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşitliği konuları oldu.
Türk Ceza Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti’nin ceza yasaları hazırlanırken de yine Adliye Bakanı Mahmut Esat Bey başkanlığındaki heyet tarafından dönemin en çağdaş uygulamalarını içeren İtalyan Ceza Hukuku temel alındı. Türk Medeni Kanunu’nun Mecliste kabulünden hemen sonra yeni Ceza Kanunu görüşmeleri de mecliste başladı ve 1 Mart 1926 günü Türk Ceza Kanunu kabul edilerek 13 Mart 1926’da yayınlandı ve 1 Temmuz 1926 günü de yürürlüğe girdi.
Türk Borçlar Kanunu
Kabul edilen Medeni Kanunu tamamlamak üzere yine İsviçre Borçlar Kanunu örnek alınarak, ülkemiz gereksinimlerine uygun olarak hazırlanan Borçlar Kanunu da Meclis’te 22 Nisan 1926 yılında kabul edildi ve 8 Mayıs 1926 günü yayınlandı. Borçlar Kanunu, Medeni Kanun ile birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.
Türk Ticaret Kanunu
İlk Türk Ticaret Kanunu da Alman Ticaret Kanunu esaslı olarak aynı yıl hazırlandı ve 4 Ekim 1926 günü Türk Kanunu Medenisi ve Borçlar Kanunu ile birlikte yürürlüğe girdi.
Bu kanunlar dışında, 1927 yılında İsviçre kaynaklı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu, 1929 yılında Alman kanunları örnek alınarak Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Deniz Ticaret Kanunu, yine 1929 yılında Fransa İdare Kanunu esas alınarak İdare Kanunu ve 1932 yılında da İsviçre menşeli İcra ve İflas Kanunu kabul edildi.
Bu şekilde, Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk’ün öncülüğünde ve direktifleri doğrultusunda hazırlanan bu kanunlar ile Türk toplumsal yaşamına yenilikler getirilmiş, kişilerin hakları ve hukukları belirlenmiş ve çağdaş kanunlar ile Türk Hukuk sisteminin temeli de sağlam bir zemin üzerinde oluşturulmuştur.