Türk Ceza Kanunu Kapsamında Terk Suçu Nedir? Terk Suçu Nasıl Oluşur ve Yaptırımı Nasıl Belirlenmiştir?

Özellikle vicdanları yaralayacak şekilde

Özellikle vicdanları yaralayacak şekilde bebeklerin ya da küçük çocukların anne ve babaları tarafından terk edilmeleri haberleri ile gündeme gelen terk suçu nedir? Bu konuyla ilgili tüm merak edilenleri ve konunun hukuki boyutunu bu yazımız ile ele alıyoruz.

İşte, Türk Hukuk Sistemi içerisinde ‘Terk Suçu’ ve bu suçun unsurları ile suç nedeniyle belirlenen cezai yaptırımı…

Terk Suçu Nedir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli’ başlıklı Dördüncü Bölümü içerisinde 97. maddede düzenlenen Terk suçu;

Yaşı ya da hastalığı sebebi ile kendini idare edemeyecek bir durumda bulunan ve bu nedenle başkasının koruması ve gözetimi altında olan bir kişinin, kendi haline terk edilmesiyle vücut bulan ve niteliği itibariyle tehlike suçları kapsamında sayılan bir suçtur. Bu suça, yeni doğan bebeğini ya da yaşı küçük çocuğunu bırakıp gitme, bakıma muhtaç durumda olan yaşlı bir bireyin çocukları tarafından terk edilmesi gibi durumlar örnek olarak gösterilebilir.

Terk Etme Suçunun Kanuni Düzenlemesi

Türk Ceza Kanunu 97. Madde düzenlemesinde;

“(1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur”

İfadelerine yer verilmiştir.

Bu itibarla maddenin birinci fıkrasında terk suçunun basit hali düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise terk edilen bir mağdurun hastalığa yakalandığı, yaralandığı veya öldüğü hallerde neticesi sebebi ile ağırlaşmış haline yer verilmiştir.

Ancak hemen bu noktada hatırlatalım ki, fail eylemini terk amacı dışında olarak mağdurun hastalığa yakalanması, yaralanması ya da ölmesi amacı ile gerçekleştirmiş ise artık terk suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış haline göre değil kasten yaralama ya da kasten öldürme suçuna göre cezalandırılır.

Türk Ceza Kanunu Kapsamında Terk Suçunun Yasal Unsurları

Terk suçunun oluşabilmesi için, suç failinin ya kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması gerekir. Ya da sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünün olması ve failinde bu yükümlülüğünü ihlal etmesi gerekir.

Daha somut bir ifadeyle ana ve babanın bebeklerini ya da küçük çocuklarını bırakıp gitmeleri yükümlülük ihlalidir. Veya yetişkin çocukların bakıma muhtaç ve yaşlı ana babalarını kendi hallerine terk etmeleri aile hukukundan yani kanundan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlali hallerine örnektir.

Yapılan bir anlaşma kapsamında, bakıma muhtaç birine bakma yükümlülüğünü üstlenen bir bakıcının bu kişiyi bırakıp gitmesi de sözleşmeden doğan yükümlülüğünün somut bir örneğidir. Sözleşmeden kaynaklı bir yükümlülüğün çerçevesinin belirlenmesinde, yapılan sözleşmenin kapsamı esas alınır. Bu tür sözleşmelerde bir şekil şartı aranmaz. Bu kapsamda sözleşmeler, sözlü ya da yazılı olabileceği gibi gönüllü üstlenmeye bağlı filli durumdan da kaynaklı olabilir.

Yaşı ya da hastalığı nedeniyle kendi kendini idare edemeyecek durumda bulunan ve bu sebeple koruma ve gözetme yükümlülüğü altında bulunan mağdurun, kendi haline bırakılması ile suç tamamlanır. Kendi haline bırakma, suç failinin mağdurla olan ilişkisini geçici olarak ya da sürekli bir şekilde kesmesiyle ya da mağduru kendi egemenlik alanı dışarısına çıkarmasıyla oluşur.

Bu kapsamda terk edilen sürenin uzunluğundan ziyade, terk süresinde mağdur açısından tehlike oluşup oluşmadığı önemlidir. Niteliği itibariyle bir tehlike suçu olan terk eyleminde, böyle bir tehlikenin oluşması suçun kabulü için yeterlidir. Ayrıca bir zararın oluşması gerekmez. Terk suçu, icrai bir davranışla işlenebileceği gibi ihmali davranışla da gerçekleştirilebilir.

Terk Suçunda Görevli Mahkeme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 97 kapsamında düzenlenen terk suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Yani diğer bir ifade ile şikayetçi olunmasa dahi bu suç Cumhuriyet Savcılığınca resen (kendiliğinden) soruşturmaya tabidir.

Bu nedenle yani kamu düzenine ilişkin bir suç olması sebebiyle, şikayetçisi bulunan terk suçunda da şikayetten vazgeçme ile kamu davası ve dosya düşmez. Terk suçundan yargılama yapma görev ve yetkisi ise suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesine aittir.