Osmanlı’da idam yöntemleri aslında genel nizamı korumak amacı ile kullanılmaktaydı. Toplumun birlik ve düzeninin korumak amacı ile yani nizam-ı alem ilkesi için bilhassa toplum vicdanını rahatlatmak maksadı ile idam yöntemleri kullanılırdı.
Tarihte Ölüm Cezalarının İnfaz Yöntemleri Nasıldı?
Cezaların infaz şekillerinde idam yöntemleri aslında insanlık tarihinin eski dönemlerine kadar dayanır. İnsanların işledikleri suçta caydırıcı nitelik kazanması ve insanları bu hatadan çevirmek amacı ile korkutma unsuru olarak can korkusu ön plana çıkarılmıştır. Hammurabi’nin kanunlarında da özellikle zina, eşcinsel ilişki, hırsızlık, adam öldürmez ya da büyü yapmak idam gerektiren suçlar arasındaydı.
Eski Yunan toplumuna bakıldığında idam yöntemleri için gerekli suçlar biraz daha farklı şekle büründü. Daha çok kurulan nizamı bozmak adına kullanılan idam için cumhuriyet fikrine zarar veren ya da kaldırmaya çalışanlara, casusluk yapanlara, dini tahkir edenlere idam cezası verilirdi. Kullanılan idam yöntemleri ise ağırlıklı olarak ilaca zehir katıp öldürmek, uçurumdan atmak, baş kesmek ya da taşlanmak suretiyle öldürmek şeklindeydi. Roma’da ise durum vatan hainliği ve şerefe söylenen hakaret karşılığında toplumun ceza vermesi şeklinde ilerledi. İlk dönemler kişinin ölüm infazını halk uygularken sonraki dönemlerde Roma da sahneye profesyonel cellatlar çıktı.
Engizisyon Mahkemeleri ile yönetilen Avrupa’da idam cezası ilk dönemler kemik kırarak ya da yakarak öldürme şeklindeydi. Sonra hümanizim akımı ile kişinin fazla acı çekmeden ölmesi gerektiği düşünülüp direkt öldürecek cezalar verilmeye başlandı. Bu idam cezaları ise boyun vurma ve ipte asma şeklindeydi.
Eski Türklerde uygulama ise töreye göre işlerdi. Töre ne derse o olurdu. İdam için esas olan suçlar; Göktürklerde hırsızlar ve ordu kaçkınları, Cengiz Yasası’nda ise kapsam biraz daha genişti. Cengiz Yasaları’nda zina başta olmak üzere, livata, büyü, suya kül dökmek ya da işemek idam için yeterli sebepler sayılmaktaydı.
İslam tarihinde ise idam konusu haksızlık konusu dahilinde ve ıslaha açık şekilde af yolu ile yürütülürdü. İslamiyette haksız yere insan canı almak kısasa tabiydi. Bununla beraber eğer maktül yakını affederse kısas af ile sonuçlanırdı ve kişi ıslah edilirdi. Ancak hak idam durumları için livata ve apaçık dinden çıkmak idama gerekçeydi. Ancak bunu yaparken ateşte yakmak ya da insanın bazı uzuvlarının kesilmesi Peygamber sözü ile yasaklanmıştır.
Osmanlı Tarihindeki Ölüm Cezalarının İnfazı Nasıl Yapılırdı?
Osmanlı’da idam yöntemleri daha çok İslami esaslara göre şekillenirdi. Osmanlı Döneminde idam konusunda şeri hükümler esas alındı ancak Osmanlı bu konuda uzun süre herhangi bir düzenlemeye gitmedi. Padişahın uygulamalarına karşı gelen ve toplum düzenini bozan kişiler kati ölümle cezalandırılırdı. Fatih’in Kanunları’nda özellikle “nizam-ı alem için” ibaresini somut hale getirmek amacı ile daha suç vuku bulmadan kardeş katli vacip kılınmıştır. Eğer kişi siyaseten suçlanmış ise ya kellesi kesilir ya da boğularak öldürülürdü. Ancak idamı gerektiren diğer durumlar söz konusu ise ya taşlanırdı ya da kellesi kesilirdi.
Tabi tüm bunların yanında devlet düzeni karşısında çalışan korsanlar için ayrıca idam yöntemleri sırf halka ibret amacı ile uygulanmaktaydı. Bu Osmanlı’da idam yöntemleri kazığa oturtmak ya da çengele asmaktı. Bir bostancının 4. Murat’ın hattını taklit ederek para kazanmaya çalışması sonucu derisi yüzülerek öldürme cezası verilmiştir.
1.yüzyılda yaşayan Gelibolulu Ali’ye göre; Sultan Selim Camii yakınında işlenen faili meçhul bir cinayet sonucunda halk taşkınlık yapmış ve tam 800 Arnavut işçi “toplumu rahatlatmak adına” suç işleme potansiyeli görüldüğü için “öldürülmüş ya da şehirden uzaklaştırılmıştır”. Bu olayda Ali; “şeriata göre katilerini icap eder hâl yok idi” demiştir ve “nizâm-ı âlem için yapıldı” şerhini de eklemiştir.
1838 Kanunnamesi ile 2.Mahmut döneminde devlet memurlar idam kapsamı dışında bırakılmıştır. 1840 Ceza Kanunnamesi ile de padişahın idam yetkisi sınırlandırılmış ve idam cezası için sadece vatana ihanet padişahın buyruğunu çiğneme ve padişaha ihanet ön görülmüştür. Türkiye’de son idam cezası 1984 te uygulandı. 2004 te ise idama dair kanunlarda yer alan tüm istisnalar kaldırıldı.
Osmanlı’da İdam Yöntemleri
Osmanlı’da idam yöntemleri denilince genellikle kelle uçurmak akla gelir. Ancak çok daha farklı ibretlik ölüm sahneleri de yer almaktadır. Osmanlı’da idam yöntemleri ve aralarındaki suç farkları şu şekilde sıralanabilir:
1- Çengele Asma
Tahta bir makaraya önce ipler asılırdı. Bu tahta kulenin orta kısımlarına çengeller yerleştirilirdi. Suçlu çırılçıplak soyularak iplerle yukarı doğru çekilir ve bir anda salıverilirdi. Ani düşüşle ortalarda bir yerlerde yer alan çengellere takılarak ölürdü. Suçlu kişi aniden ölmez ve uzun süre can çekişirdi. Bu aslında toplumda cezaların caydırıcılığını sağlamak için yapılırdı. Genellikle de isyancılar ve korsanlara uygulanırdı. Nakkaş Osman’ın betimlediği minyatür de Kanuniye karşı “Şehzade Mustafa Yaşıyor” diyen isyancıları resmetmiştir. (Lokman, Hünemâme II, res. Osman, 1588. TSMKH. 1524)
2- Asarak Öldürme
Türk Ressam Nakşi, İskender’in Dara’ nın katillerinin idam ettirmesi olayını resmetmiştir. Aslında asma kulenin çengel kule olması ve asmak için bekletilen kişinin oklarla vurulması da olayın ne kadar kapsamlı olabileceğini anlatan farklı yönleri. Aslında burada daha çok Osmanlı etkisi görülmektedir. Evliya Çelebi, Okmeydanı’nda bazı askerlerin ok atış talimi sırasında suçluları hedefe koyduğunu da anlatmıştır. (Türkçe Şehname, çev. Şerifi, res. Nakşî, 1620. New York Halk Ktp., Spencer Coll. Türk. Ms. 1.).
3- Baş Kesme
1.yüzyılda Türkçe yazılan eser Siyer-i Nebevi’de Peygamber huzurunda; uzun yıllar boyunca söylediği şarkılarla islamiyete hakaret eden ve Bedir Savaşında Müslümanlar karşısında savaşan Nadr B. Haris ‘in başı Hz. Ali’nin Zülfikar kılıcı ile kesilmiştir ve resme aktarılan sahne budur. (Erzurumlu Darîr, Siyer-i Nebi, c. IV, res. Nakkaş Haşan, 1594. Kopenhag David Müzesi, 5/1985).
4- Kazığa Oturtma
Özellikle toplum düzenini bozmaya çalışan kişileri ibretlik şekilde cezalandırmak sureti ile yapılmıştır. Osmanlı’da çok sık uygulanmamıştır. Büyük bir kazığın suçlunun makatından girerek ağzından ya da boğazından çıkması ile iç organlara zarar vermeden ve acı çekerek ölmesini sağlayan bir sistemdir. Osmanlı’da özellikle 15-19. Yüzyıllar arasında ortaya çıkan cellatlar sınıfı Sultan Abdülmecid döneminde kaldırıldı.
5- Osmanlı’da İdam Yöntemleri |File Ezdirme
Kanuni’nin Belgrad Savaşı’nda esir düşenleri fille çiğneyerek cezalandırdığı sahne resmedilmiştir. (Arifi, Süleymannâme, res. ?, 1558. TSMK H. 1517).