Tarihin şahitlik ettiği Salem Cadı Mahkemeleri, hikâyesiyle öğrenenleri şaşkınlığa uğratıyor. Tıpkı bugün olduğu gibi geçmişte de cadı denilince akıllara köpüren kazanların başında duran, iri siğili kadınlar geliyordu. 17. yüzyılda da cadı ismiyle anılan bu kişiler, şeytana itaat eden ve olağandışı güçleri bulunan kişilerdi. Oldukça karanlık olan bu çağda büyü yapmak hayatın doğal akışında yer ediniyordu ve hayatın bir parçasıymış gibi algılanıyordu.
İnsanın hayatı boyunca başından kimi zaman güzel, kimi zaman da kötü olaylar geçer. Talihsiz olaylar yaşandığında insanlar genellikle bu kötü yaşanmışlığa bir sebep bulma arayışına girer ya da birini suçlama ihtiyacını hisseder. Ancak bir suçlama ne kadar ileri götürülebilir ki? Bir insan, başka bir insanın ölümü ile sonuçlanacak suçlamalarda bulunabilir mi? İşte, Salem Cadı Mahkemeleri olayında tam olarak bunlar yaşandı. Mahkemenin sanıkları, yanlış bir zamanda, yanlış bir yerde oldukları için ve ayrıca toplumun normlarına uymadıkları için hayatlarına mal olacak cezalar aldı.
Salem Cadı Mahkemelerinin Kurulduğu Salem Kasabası
Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Massachusetts eyaletinin Salem kasabasında, 1600’lü yıllarda ‘’Püriten inancı’’ hâkimiyeti vardı. Bu inanç doğrultusunda Salem kasabası halkı, şeytanın ve iblislerin günlük yaşamda var olduğu inancını taşıyordu. Halın çoğunluk kısmı da Kutsal Kitap’a sıkıcı bağlıydı. Bu sebeple de halk, kendi hayat tarzlarında tehdit unsuru olarak gördükleri kişileri sürgün etmek amacıyla ‘cadı’ olarak ilan ediyorlardı.
Salem kasabası halkının inancına göre; kendi hayat tarzlarının dışında kalan her şey şeytanın bir işiydi. Bu durum nedeniyle kısa bir zaman sonra Salem halkı, sonuçlarının ağır olduğunu bilmelerine rağmen birbirleri ile arası bozulunca birbirlerini cadılıkla suçluyorlardı. Ve Salem Cadı Mahkemeleri hikâyesi bu şekilde başladı.
17.Yüzyılın Karanlık Yüzü; Salem Cadı Mahkemeleri
Çağımızda cadıların varlığına ve gerçekliğine inanacak olan kişileri bulmak pek mümkün değil fakat 16. ve 17. yüzyıllarda Amerika, İngiltere ve Avrupa’nın bazı yerlerinde cadılara olan inanç oldukça fazlaydı. O dönemlerin en büyük suçları arasında cadılık bulunuyordu ve hatta bunun için cadılar için özel olan mahkemeler kurulmuştu. Bunlardan en bilineni ise Salem Cadı Mahkemeleri…
Günümüzde olduğundan daha fazla bir şekilde o dönemlerde, pek çok insanın inandığı şey, gerçeklik taşımasa bile gerçek sayılıyordu. 17. yüzyılın sonlarına doğru bu durumun korkunç bir örneği Salem kasabasında yaşandı. 1600’lü yılların sonunda ve tam olarak 1692 yılında, şeytan ve iblislerle iletişim halinde olduğu düşünülen insanlar kulaktan kulağa yayıldı.
Cadılar, Şeytana İtaat Eden Kişiler Olarak Biliniyordu
1600’lü yılların sonralarında öncelikle şifacılar ve otacılar günah keçisi olarak ilan edildi. Tıp ve sağlık alanlarında biraz olsun ilgili olan kişiler, başkalarının hastalıklarına çözüm sağlayan kişiler, yetenekleri nedeniyle halkın dikkatini üzerine çekti. Normal şartlar altında bu insanların yetenekleri ve faydaları nedeniyle halkın minnet görmesi gerekiyordu ancak tıp ile ilgisi ve bilgisi olmayan insanlar, bu yeteneğin cevabını başka yerde aradı. Doğal olarak cahil insanlar, bunların cevabını büyücülükte buldu. Tüm şifacılar bu yaygın cehalet nedeniyle cadı olarak görülmeye başlandı.
O dönemlerde cadılığın ne anlama geldiği tam olarak bilinmiyordu. Bilinen tek şey ise; cadıların güçlü ve bu nedenle de tehlikeli olduklarıydı. Cadılıktan dolayı suçlanan kişilerin çoğu ise kadındı. Salem Cadı Mahkemeleri ile suçlanan, yargılanan ve asılan kişilerin 19’undan yalnızca 5 tanesi erkekti. Bu erkeklerden bir tanesi ise köylüler tarafından itirafa zorlanırken taşlarla ezildi ve öldürüldü.
Salem Cadı Mahkemelerinin Cadılık Testleri
Cadılıkla suçlanan sanıkların bazıları suçlarını kabul etmeye zorlanırdı ancak temelde buna hiç gerek yoktu. Çünkü genel olarak tanıkların ifadesi, kişinin cadılık hükmü giymesi için yeterli oluyordu. Cadıların gerçek olması, Salem Cadı Mahkemeleri jürisini o kadar çok korkutuyordu ki henüz duruşma başlamadan önce karar verilmiş oluyordu. Peki ya adalet dağıtmak amacıyla kurulmuş olan bu mahkemeler, dayanaksız kanıtlarla kişilerin kaderlerini nasıl belirleyebiliyordu?
Adalet dağıtması için kurulan mahkemeler, dayanaksız ve kanıtsız ithamlarla kişileri cezalandırabiliyor, onların kaderiyle rahatlıkla oynayabiliyordu çünkü cadılar için kurulan Salem Cadı Mahkemeleri, ayrı bir mahkemeydi. Dolayısıyla bu mahkemelerde olağan suçlardan apayrı değerlendirmeler yapılabiliyordu. Salem Cadı Mahkemeleri için prosedürler ve kurallar yeni oluşturulmuştu. Bu sebeple de sabıklar, dayanağı sağlam olmayan testlere tabii tutulabiliyordu. Uygulanan testler ise mahkemeden mahkemeye değişebiliyordu ancak genellikle konu ile alakası olmayan beceriler, cadılığın tescillenmesi için test ediliyordu. Hatta kimi zaman doğaçlama olarak bile testlerin uygulandığı oluyordu.
Salem kasabası halkının, yaşamlarındaki tüm olumsuzluklar nedeniyle sorumluluğu cadılara atması, davaların da kontrolden çıkmasına neden oldu. Bir kişinin cadılıkla suçlanması ve mahkûm edilmesi için kanıtın gerekli olmaması, sayıyı gittikçe arttırdı. Çünkü Salem halkı, tüm kötü durumların sorumlusu olarak günah keçisi arayışındaydı.
Bu dönemlerde çiçek hastalığı, Salem kasabasında yaygınlaşmıştı. Ayrıca komşu kasaba ile Salem kasabası arasındaki gerginlikle birlikte rekabet de artış göstermişti. Halk, kasabanın saldırıya uğramasından, sevdiklerini hastalık ya da savaş nedeniyle kaybetmekten oldukça korkuyordu ve cadı avı yapmak, onlar için tehlikenin bertaraf edilmesi için gerekliydi. Hatta o dönemde Salem Cadı Mahkemeleri yalnızca insanları değil, hayvanları da idam etti.
Salem Cadı Mahkemeleri ve Cadılığın Emareleri
Bilindiği üzere bir kişinin cadılıkla suçlanması oldukça kolaydı ve tanık beyanları yeterliydi. 1692 yılında insanların cadılıkla suçlanması birkaç emare nedeniyle gerçekleştirilebiliyordu. Bir kişinin cadı olarak suçlanabilmesi için de kadın olması, çocuksuz olması, sütünün bozulması, kendi kendine konuşması ve solak olması yeterli görülüyordu.
1-Kadın Olmak
Kadın olmak, bir kişinin cadılıkla suçlanabilmesi için neredeyse yeterli görülüyordu. Çünkü Salem Cadı Mahkemeleri geçmişine bakıldığında yargılanan kişilerin dörtte üçünden fazlasının kadın olduğu görülüyor. Püriten inancı nedeniyle zaten kadınlar ikinci sınıf vatandaş olarak algılanıyordu. Bu sebeple de kadınların cadılığa yönelmesi ihtimali, onlara göre daha fazlaydı. Hatta bir kişinin fazla sayıda kadın arkadaşının olması, birlikte komplo hazırlığı yaptığı düşüncesinin hakim olmasına bile neden olabiliyordu.
2-Çocuksuz Olmak
O dönemlerde Salem kasabasında bir kişinin çocuksuz olması, o kişinin lanetlenmiş olduğu anlamına geliyordu. Çocuksuz olan kişiler, komşu ve yakınlarının çocukları ile birlikte doğmamış çocuklarına da büyü yapmakla suçlanmaktaydı. Eğer bir komşunun çocuğu hastalanır ise bunun nedeni; çocuksuz olan kişinin yani cadının lanetiydi.
3-Sütün Bozulması
Enteresan ama bir kişinin evinde sütün kesilmesi yani bozulması cadılığın bir işareti olarak görülüyordu. İnekler, 17. yüzyılda geçim kaynağı olarak oldukça önemliydi ve ineklerinin süt kalitesinin düşmesinin nedeni olarak da cadıların varlığı gösteriliyordu.
4-Kişinin Kendi Kendine Konuşması
Bir kişinin kendi kendine konuşması da 17. yüzyılda bir cadılık göstergesiydi. Çünkü kendi kendine konuşan insanların içine ruh girdiği düşünülüyordu ve kişiler kolaylıkla Salem cadı Mahkemeleri tarafından cezalandırılabiliyordu.
5-Solak Olmak
O dönemlerde de günümüzde olduğu gibi sağ elini kullananlar ağırlıktaydı ve bu sebeple sol elini kullanıyor olmak, şeytanın işaretleri arasında yer alıyordu.
Salem Cadı Mahkemeleri Cadı Testleri Nelerdi?
Yazımızın başlarında da bahsettiğimiz üzere Salem Cadı Mahkemeleri tarafından cadı ilan edilmek oldukça kolaydı. Bir kişinin cadı ilan edilmesi için dayanaksız ve herhangi bir temeli bulunmaya pek çok test yapılıyordu. Bu testler arasında oldukça şaşırılacak şeylerin olduğu apaçık…
1-Suda Batma veya Suda Yüzme Testi
Suya batma ya da suda yüzme testi, kişilerin lanetli olup olmadığının anlaşılmasında kullanılıyordu. Bu inanca göre; lanetli kişiler suda batmıyordu. Bunun anlaşılması için de giysileri çıkartılan kişiler suya bırakılıyordu. Eğer suya atılan kişi su üzerine çıkarsa vücudunun lanetli olduğu tescillemiş oluyordu. Eğer kişi, suya batarsa ve boğularak can verirse iple su yüzüne çıkartılıyor ve aklanıyordu. Sonuç olarak bu testin sonunda cadı olarak yargılanan kişi her halükarda ölüyordu.
2-Kutsal Kitap Okuma Testi
Bu test, topluluk önünde konuşma yapamayan kişilerin cadı ilan edilmesine neden oluyordu. 17. yüzyılda yaşasaydınız ve topluluk önünde konuşamasaydınız, cadı ilan edilebilirdiniz. Çünkü bu testte kişilerin, Salem Cadı Mahkemeleri duruşmasında ezber olarak Kutsal Kitap duası okuması isteniyordu. Okuma sırasında yapılacak olan en küçük hata hatta dil sürçmesi de sanığa şeytanın müdahale ettiği anlamına geliyordu.
3-Dokunulan Kişilerde Değişiklik Olması
Normal şartlar altında bir kişinin, başka bir kişiye dokunduktan sonra fiziksel anlamda değişiklik yaşamasının anlamı ya tesadüftür ya da dokunulan kişinin rol yapmasıdır. Ancak 1600’lü yılların sonlarında bu durum, dokunan kişinin cadı ilan edilmesi için yeterliydi. Eğer bir kişi, başka bir kişiye dokunduktan sonra fiziksel bir değişiklik yaşanıyorsa, cadı büyü yapmış olarak algılanıyordu. Kısacası bu, sanığın ölümü anlamına geliyordu.
4-Cadı Pastası Testi
Salem Cadı Mahkemeleri cadılık testleri arasında en ilginç testlerden bir tanesi de; cadı pastası olarak biliniyor. İnanışa göre köpekler, cadıların yoldaşı olarak görülüyordu ve köpeklerin cadılara hizmet ettiği düşünülüyordu. Bu nedenle de hayvanlar da cadılık testi için kullanılıyordu. Cadı pastası, cadılıkla suçlanan kişinin idrarı karıştırılan bir çavdar pastasıydı. Bu çavdar pastası köpeğe yediriliyordu ve eğer köpekte herhangi bir değişiklik gözlemlenirse bu, kişinin cadı olduğu anlamına geliyordu. Bir köpekte olağan dışı olabilecek herhangi bir şey, köpeğin büyülenmiş olduğunu gösteriyordu.
5-Leke ve İşaretler
Bir kişinin vücudunda belirgin olan herhangi bir leke ya da işaretin olması, şeytan işareti anlamına geliyordu. Yani eğer vücudunuzda bir doğum lekesi, yara ya da ben varsa ve yaşadığınız yüzyıl 17. yüzyıl olsaydı rahatlıkla cadı ilan edilebilirdiniz. Bu test, cadı olduğunu inkâr eden kişilerin şansını azaltmak amacıyla uygulanıyordu.
6-Büyü Yaptırma Testi
Kimi zaman cadılıkla suçlanan kişilere şeytan çağırması emrediliyordu. Bu esnada Salem Cadı Mahkemeleri izleyicileri de nöbet geçiren ya da trans halinde olan kişilerin durumlarında bir değişiklik yaşanıp yaşanmadığına bakıyorlardı. Kısacası, sanığın ceza almasını isteyen kişiler kolaylıkla sahte tepkiler verebiliyordu.
Salem Cadı Mahkemelerinde Cadılığı İtiraf Ettirmek İçin Uygulanan İşkenceler
Tahmin edileceği üzere cadılıkla suçlanan kişilere, itirafta bulunması için çeşitli işkenceler de uygulanıyordu. Salem Cadı Mahkemeleri tarafından cadılıkla tescillenen kişilere öylesine sert cazalar uygulanıyordu ki; itiraf etmek mümkün bile değildi. Cadılıkla suçlanan birinin hayatta kalmasını sağlayacak olan en iyi seçenek; suçunu kabullenmesiydi. Çünkü eğer sanık, cadı olduğunu düşündüğü başka kişilerin adını verirse mahkeme tarafından bağışlanabiliyordu.
Cadılıkla suçlanmanın ve cadı olduğunu inkâr etmenin nihai sonucu ölümdü fakat bazı kişiler buna rağmen cadı olmadığında ısrar ediyordu. İtirafçıların bağışlanmasına rağmen çoğu kişi, yalan söylemenin günah olmasından dolayı cadı olduklarını kesinlikle kabul etmiyorlardı. Çünkü onlar için yalandan dolayı cehenneme gitme ihtimali daha korkutucuydu.
Salem Cadı Mahkemeleri, bir sanığın suçlu olup olmadığına mahkemenin ikinci aşamasında karar veriyordu. Duruşmanın ve cadılık testleri yapılmasından sonra da masumlukta ısrar edilebiliyordu. Genel olarak Salem kasabasında suçluluğu mahkemece kanıtlanan cadılar asılarak idama mahkûm ediliyordu fakat çok daha önceleri Amerika’da ve Avrupa’da cadı olduğuna kanaat getirilen kişilerin canlı canlı yakılıyordu. Hatta bazılarına işkence ediliyor ve taşlanarak öldürülüyordu.