Rosenhan Deneyi Nedir? Delilerin Arasında Akıllı Olmak

1973 yılında ünlü “Science”

1973 yılında ünlü “Science” dergisinde yayınlanan bir deney bilim dünyasını derinden sarsmış ve psikiyatrik tanı konusunda ciddi şüphelere yol açmıştır. Peki, bu deney neydi? Kim tarafından, hangi amaçla yapılmıştı? Adeta Psikiyatri tarihinde yeni bir dönüm noktası olan bu deney, bize neyi gösterdi? İşte, tüm detayları ile Rosenhan Deneyi ve hakkında merak edilenler….

Rosenhan Deneyi ve David Rosenhan

Stanford Üniversitesi bünyesinde öğretim üyeliği görevini de yürüten psikolog David Rosenhan tarafından gerçekleştirilen ve akıl sağlıkları yerinde olmayan hastalara konulan tanıların ne kadar güvenilir olduğunu sorgulayan bu deney, bilim dünyasında Rosenhan Deneyi olarak bilinir.

Rosenhan Deneyi Nasıl Yapıldı?

Psikiyatri tarihinin dönüm noktalarından biri olarak gösterilen Rosenhan Deneyi, aslında ‘akıl sağlığı bozuk tanısının doğru bir şekilde konulup konulmadığı’ sorusuna dayanıyor.

1969 ile 1973 yılları arasında gerçekleştirilen bu deney, aralarında David Rosenhan’ın da bulunduğu üç psikolog, bir pedagog, bir psikiyatr, bir psikoloji bilimi öğrencisi, bir ressam ve bir ev kadınından oluşan ve aslında hiçbir akıl sağlığı sorunu bulunmayan toplam sekiz kişinin, ABD’nin farklı farklı eyaletlerinde bulunan hastanelerdeki akıl sağlığı uzmanlarına başvurusuyla başlamıştır.

Bu sekiz kişiden (üç kadın beş erkek) oluşan ekip, başvurdukları akıl hastanelerindeki ilk görüşmelerinde özellikle “boşluk” gibi sesler duyduklarını ve rahatsızlıklarını dile getirmişlerdir. Bu sahte hastalar, hastanelere kabul edilmelerinden hemen sonra ise normal davranışlarına geri dönmüşler, artık hiçbir ses duymadıklarını tüm görevlilere ve doktorlara bildirmişlerdir.

Ancak, çoğunluğu akıl sağlığı konusunda çalışan, eğitimli ve alanında uzman olan ancak kendi isimlerinden farklı isimlerle akıl hastanelerine başvuru yapıp yatırılan bu sahte hastalar, tamamıyla normal davranmalarına ve artık ses duymadıklarını belirtmelerine karşın, hastane yönetimlerini hasta olmadıklarına ikna edememişlerdir.

Sahte Hastalara Konulan Tanılar

Hastaneye yatırılır yatırılmaz normal tutum ve davranışlarını sergileyen ve iyi olduklarını her fırsatta dile getiren bu sekiz sahte hastadan yedisine “Şizofren” ve birine ise “Manik Depresif Psikoz” tanısı konulmuştur. Bir anlamda, aslında çoğunluğu akıl sağlığı konusunda uzman ve eğitimli olan (psikolog, pedagog, psikiyatr ve psikoloji öğrencisi) sahte sekiz hastaya, hiçbir sorunları olmamasına karşın akıl sağlığı bozuk tanısı, farklı eyaletlerdeki farklı hastaneler tarafından konulmuştur.

Aslında sağlıklı olan bu hastaların içinden en erken taburcu 7 gün sonra “Hastalıkta Remisyon Evresi” bildirimi ile yapılmış, en uzun süre yatan hasta ise 52. günde yine hastalık remisyonda durumuyla taburcu edilmiştir. (Remisyon, kronik hasta olanlarda, hastalık aktivitesinin bulunmadığı dönemler için kullanılan tıbbi bir terimdir)

Rosenhan Deneyi ve Tartışmalar

David Rosenhan, çalışmasının bu kısmını yayınlayınca ülke çapında büyük tartışmalar yaşanmış ve psikiyatri dünyası derinden çalkalanmıştır. Bu deneyin büyük yankıları sürerken, akıl sağlığı konusunda çalışan bir hastane, Rosenhan’a ulaşarak ‘ekiplerine çok güvendiklerini, asla yanlış tanı koymayacaklarını, üç ay boyunca hastanelerine sahte hasta göndermesini’ kendisinden talep etmiş ve Rosehnan’a meydan okumuştur.

Rosenhan bu teklifi kabul etmiş ve belirlenen üç aylık süreç başlamıştır. Üç aylık bu dönem sonunda, söz konusu hastane yönetimi kendilerine bu dönem içinde yapılan toplam 193 başvurudan, 41 başvurunun sahte hasta olduğunu düşündüklerini ve 19 başvurunun ise kesinlikle sahte hasta olduğunu tespit ettiklerini açıklamıştır.

Oysa bu üç aylık dönem içinde Rosenhan, söz konusu hastaneye hiçbir sahte hasta göndermemiştir. Bunun üzerine David Rosenhan “Şurası açık bir gerçek ki, psikiyatri kliniklerinde akıl sağlığı yerinden olanlar ile olmayanları ayıramadığımız bir gerçek” açıklamasını yapmıştır.

Rosenhan Deneyi Sonuçları

David Rosenhan tarafından yürütülen bu çalışma ve deneyin yayınlanmasının ardından, Amerika Psikiyatri Derneği, ‘Akıl Hastalıklarının Tanısına Dair’ rehber kitapta değişikliğe gitmiş ve “Delilerin arasında akıllı olmak” adı ile de anılan bu deney sayesinde akıl hastalığı tanısında birçok yargı köklü değişikliğe uğramıştır.