Rahim kanseri Ankara (endometrium kanseri) gelişmiş ülkelerde ve Türkiye’de en sık rastlanan kadın üreme sistemi kanseridir. Rahim kanseri Ankara’nın, rahim duvarı kalınlaşmasından (endometrial hiperplazi) geliştiği gösterilmiştir.
Batı tipi beslenme ve şişmanlığın artmasının hem rahim kalınlaşmasının hem de rahim kanserinin sıklığını arttırdığı düşünülmektedir. Hem rahim kalınlaşmasının hem de rahim kanserinin tedavisinde en etkin yöntem cerrahi olarak rahmin ve yumurtalıkların alınmasıdır (histerektomi ameliyatı).
Cerrahi yaklaşım menopoz sonrası kadınlar ve doğurganlığını tamamlamış olanlar kabul edilebilir bir seçenek olsa da henüz ailesini tamamlamamış kadınlar için oldukça zor bir seçim olmaktadır. Aynı şekilde başka nedenlerden dolayı, ameliyat olması riskli olan kadınlarda (aşırı obezler, çok yaşlılar ve kalp hastaları gibi) bir alternatif yöntem arayışı sürmektedir.
Hem rahim kanserinin hem de rahim duvarı kalınlaşmasının kökeninde, vücuttaki karşılanmamış kadınlık hormonu(östrojen) fazlalığı yatar. Burada karşılanmamıştan kasıt östrojen ile bunun rahim duvarı üzerindeki etkisini nötr hale getiren progesteron denilen diğer kadınlık hormonu arasındaki dengesizliktir.
Bu durumu keşfeden araştırmacılar rahim duvarını ve rahim kanserini tedavi edebilmek için hastalara progesteron hormonu vermişler ve belirli oranda bir başarı elde edebilmişlerdir. Fakat ağızdan alınan progesteron tedavisinin hem etkinliği istenen düzeyde olmamış hem de hastalar progesterona bağlı kilo alımı ve şişkinlik gibi ciddi yan etkilere maruz kalmışlardır.
Bunun üzerine progesteronun rahim içi araçlar(rahim içi spiral) vasıtası ile rahime uygulanması yoluna gidilmiş ve ağızdan alınan progesteron ile karşılaştırıldığında hem tedavinin daha etkin olduğu hem de yan etkilerin daha az olduğu görülmüştür.
Yakın tarihte saygın bir bilim mecmuası olan American Journal of Obstetrics ve Gynecology’de yayınlanan bir araştırmada rahim içi araç ile progesteron uygulamasının rahim kalınlaşması ve rahim kanseri üzerindeki etkileri açıklanmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen bu araştırmada şiddetli rahim duvarı kalınlaşması ve rahim kanseri olan toplam 57 hastanın sonuçları bildirilmiştir. Bu hastalara progesteronlu rahim içi spiral takılmış ve hastalar 1 yıl süre ile takip edilmişlerdir.
1 yıl sonunda rahim duvarı kalınlaşması olan hastaların %90’ında, rahim kanseri olan hastaların ise %66’sında hastalığın tedaviye yanıt verdiği görülmüştür. Dikkat çekici bir başka bulgu ise ilk başta tedaviye yanıt veren hastaların %10’unda hastalığın sonradan tekrar etmesidir. Bu hastalarda tedaviye bağlı yan etkiler ise kabul edilebilir düzeyde olmuştur.
Bu çalışmanın sonuçlarını değerlendirilen en önemli husus ise cerrahi tedavi ile bu hasta grubunda başarı oranının %100 olduğu gerçeğidir. Dolayısı ile rahim kanserini tedavi ederken cerrahi dışı tedavinin normalde tam başarı ile ortadan kaldırılabilecek bir kanserdeki başarı şansını azalttığı göz önünde bulundurulmalıdır. Rahim kanserinde ameliyatsız tedavi ancak seçilmiş hastalara, bu konuda deneyimi olan jinekolojik onkoloji cerrahları tarafından önerilebilir.
Dr. Derman BaşaranJinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı