Pamukkale Travertenleri ve güzelliklerine değinmeden önce tarihine göz atalım. Pamukkale tarihi ve Denizli hakkında ilgi verelim. Denizli, Suriye kralı 2. Antiyokustheos tarafından M.Ö. 261 yılında kuruldu. O zamanlar Denizli merkezi, günümüzdekinden 6 km kuzeyine konumlanmış. 1070 yılı itibari ile bölgeye gelen Türkler, şehir merkezini Kaleiçi mahallesine taşımış. Bunun nedeni oranın suyunun daha bol olmasıymış. Zamanla yerleşimi antik kentin dışına, içme suyunun kaynağı olan Pamukkale bölgesine yaymışlar.
Germiyanoğlu Süleyman Şah, kızını Yıldırım Beyazıt’a verdiği 1390 yılında hediye olarak da Pamukkale’yi Osmanlılara bırakmış. Şehir, o günden sonra 1702 yılına kadar sakin yaşantısına devam etmiştir. Pamukkale, 6 Aralık 2012 yılında kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte resmi olarak kurulmuş sayıldı.
Büyük depremler ile termal suların oluşturduğu bu doğal mucize Pamukkale Travertenleri, Antik kentlerin kalıntıları ile çok daha özel bir hale gelir. Yaklaşık 2000 yıl önce Bergama Krallığı, travertenlerin hemen yanına Hierapolis kentini inşa etmiştir. Burasını termal sağlık merkezi olarak belirlemiş ve Anadolu’dan gelen pek çok kişiye sağlık ve güzellik vaat etmiş.
Pamukkale’de Gezilecek Yerler
Pamukkale UNESCO dünya mirası listesinde yer alan bir doğal sit alanıdır. Jeolojik hareketler ile yüzyıllar önce doğal bir şekilde oluşan ve eşine az rastlanır bir güzellikte olan Pamukkale travertenlerinin yanı sıra pek çok tarihi simgeyi de görmek mümkündür. Tekstilde ilerlemesi ile de ön planda olan Pamukkale, görülmesi gereken yerleri ile ziyaretçileri bekliyor. Şimdi bu yerlere detaylıca bir bakalım.
Pamukkale Travertenleri
Pamukkale Travertenleri Denizli, bu gezi için yola çıkma sebebidir. Yüzyıllar önce şiddetli depremler ile 17 farklı kaynaktan çıkan termal suların etkisiyle oluşmuş benzersiz bir güzellik sunan travertenler mutlaka görülmeli. Pamukkale, Denizli’nin tanınmasına ipek tekstilinin önemi kadar katkısı olmuştur. Bembeyaz görünümü ve oluşan küçük su birikintileri ile adeta cennetten bir köşedir.
Çökelez dağı eteklerinde oluşan Pamukkale travertenleri, 3 km uzunluğa ve 500 metre genişliğe sahiptir. Termal suların çok olması sebebiyle bu kadar geniş bir alana yayılmış olan travertenler, kaynak sularının devamlılığı ile kendisine hayat vermeye devam ediyor.
Kaynaktan çıkan sular 300 metre bir mesafeyi kat ederek travertenlerin başına gelerek dökülmeye başlıyor. Kalsiyum karbonat içeren bu su, güneşin altında buharlaşarak ilk önce jel kıvamında yumuşak bir beyaz görüntü oluşturuyor. Zaten Pamukkale adını da buradan alıyor. Sonra bunlar katılaşarak yüzeyi kayalara dönüşüyor. Antik çağdan bu yana şifalı olduğuna inanılan sular, günümüzde de bu özelliğini koruyor.
Bir dönem sahip olduğu beyazlık sararmaya başlamıştı. Fakat Pamukkale için gerekli önlemler alındı. Yakın çevresindeki oteller kaldırıldı ve travertenler tekrar o eski beyaz halini aldı. Şu anda da ücretle giriş yapılıyor ve koruma altına alınmış durumda.
Hierapolis Antik Kenti
Kutsal şehir unvanını almayı başaran Hierapolis antik kenti, içinde bulundurduğu dini objeler ile çok önemli bir yerdir. Bergama krallığının burayı kurmasındaki ilk amaç, buranın bir sağlık merkezi olması ve insanların termal sularda şifa bulmasıydı. Tarih boyunca yaşanan o şiddetli depremler nedeniyle çok büyük hasarlar almış Hierapolis, Roma döneminde neredeyse baştan yapılmıştır.
Çok fazla arkeolojik yapıya sahip kent 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine Pamukkale ile birlikte alınmıştır. Hierapolis kentinde, hamamlar, havuzlar, kent kapıları, tiyatro, tapınak ile pek çok muhteşem yapı bulunmaktadır.
Antik dönemde pek çok zengin, son günlerini de burada geçirirmiş. Bu sebeple kentte çok fazla görkemli anıt mezarları bulunur. Selçukluların egemenliğine giren kent, 14. yy ‘da olan ve her yeri tahrip eden depremler ile tamamen terkedilmiştir. Plouton ve eşinin yaşadığı yer altı dünyasının giriş kapısı olarak kabul edilen, Pluto’s Gate burada yer alır. Cehennem kapısı da denen bu yerin hemen yanında da Apollon tapınağı yer alır.
Antik kentin içinde bulunan Hierapolis antik tiyatro mutlaka uğranılması gereken yerlerdendir. Eşsiz bir yapıta ve atmosferine yakından tanıklık edilmelidir. Pek çok mitolojik anların kabartmaları bulunur. Tiyatronun en üst sıralarına çıkarak manzaraya bakılmalıdır.
Kleopatra Antik Havuz
Dönemin depremleri ile oluşan Kleopatra Antik Havuz, Pamukkale’nin en önemli doğal simgelerindendir. 7. yy ’da oluşan Kleopatra Havuzu‘nun çevresinde, depremlerle yıkılan agoranın sütunlarını görmek mümkündür. Güzel bir yer olan havuzun içinde de tarihi sütun başlıkları ve mermer parçaları bulunmaktadır. Termal bir kent olan Hierapolis’te bunun gibi 15 taneden fazla havuz yer alıyor.
Bu 2000 yıllık tarihi eserlerle yüzmek için bir ücret ödemek gerekiyor. Sadece izlemek isterseniz de Pamukkale giriş ücreti ödediğiniz için buralara girebilir, görebilirsiniz.
Suyun sıcaklığı sürekli 36 derece olduğu için her mevsim gidilebilir. Eylül ve Ekim aylarında daha sakin bir ortam oluşuyor. Kalabalıkta buraların tadı çok çıkmayacağı için sakin dönemleri tercih etmekte fayda vardır. Pamukkale antik kenti ve havuzu gezmek için giriş ücreti bulunmaktadır. Ancak müze kart ile yılda iki kez ücretsiz girebilirsiniz.
Karahayıt Kaplıcaları
Karahayıt kaplıcaları, Pamukkale travertenleri ve civarına 5 km uzaklıkta yer alır. Suda bulunan demir minerallerinin yoğunluğu nedeniyle Kızıl Su olarak da bilinir. Konaklama problemi olmayan yerde, sindirim sistemi dahil pek çok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Bu suyun kaynağına gidildiği zaman, Pamukkale travertenlerine benzeyen, ancak suda ki demir mineralinin yüksekliği nedeniyle beyaz yerine kırmızı renkli oluşumlar görülür.
Buradaki suyun sıcaklığı çok fazladır. 60 dereceyi bulan su, Ege üniversitesi tarafından verilen rapora göre zengin mineralleri sayesinde muhteşem bir kaynaktır ve faydalıdır. Aynı zamanda burada termal çamurdan da yararlanabilirsiniz.
Natural Park
Natural park deniliyor ama aslında doğal değil. Yani suyu doğal ama oluşumu kendiliğinden gerçekleşmemiş. Travertenlerin yanı başında bulunuyor ve özel işletme ile işletiliyor. İçinde büyük yapay bir göl, 1 tanesi çocuk için olmak üzere 3 tane yüzme havuzu ve çamur havuzu bulunmaktadır. Havuzlarda kullanılan suların hepsi kaynaklardan geliyor. Burada uygulanan çamur banyosu özellikle turistler tarafından çok tercih ediliyor.
Akşamları da aktiviteler devam etmektedir. Canlı müziğin olduğu kafeteryalarda bir şeyler yeme imkânı bulunuyor. Parkı biraz tepeden gören restoranlarda park manzarası eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.
Laodikya Antik Kenti
Laodikya Antik Kenti M.Ö. 263 yılında 2. Antiokhos tarafından kurulmuş. Roma imparatorluğu için çok büyük öneme sahiptir. Burada yetiştirilen koyun tüylerinin kalitesi nedeniyle tekstil alanında çok önemli bir merkez haline gelmiş. M.S. 60. yy. ’da oluşan depremlerle tamamen yıkılmış. Tiyatrolar, stadyum, anıtsal çeşme ve tapınak kalıntıları, yapılan kazılar ile ortaya çıkartılmış ve ziyaretçilere açılmıştır.
Gün yüzüne çıkan en net kalıntıların olduğu bölgelerden olan Laodikya antik kenti mutlaka görülmesi gerekir. Tarihin o izlerini ve o nefesini mutlaka yakınınızda hissedeceksiniz. Minimum bir giriş ücreti bulunmaktadır. Ancak müze kartınız varsa buraya da ücretsiz olarak girebilirsiniz.
Apollon Tapınağı
Apollon tapınağı, bölgenin tarihi hakkında diğer antik kentlerle beraber fikir edinmek için çok önemli bir yerdir. Cehennem kapısı olarak da bilinen mağaranın üzerine kurulmuştur. Kazılar sonucu, 7 bölümlü bu tapınakta, tanrılara adanmış pek çok heykel bulunmuştur.
Bu bölge üzüm yetiştiriciliği, dolayısıyla şarabıyla meşhurdur. Dünyaca bilinen Çalkarası üzüm türü burada yetişir. Üzüm türü ismini, bereketli bu toprakların bulunduğu Çal ilçesinden almaktadır. Apollon tapınağı böyle bereketli bir toprak üzerinde kurulmuştur.
Yeşildere Şelalesi
Yeşildere şelalesi, Pamukkale’ye gelmeden koru köprüsünü geçtikten sonra ırganlı sapağında bulunur. En az travertenler kadar ilgi çeken bu şelaleye uğramak gerekir. 55 metre yükseklikten düşen suyun etkisini çok yakından hissedeceksiniz.
Böyle bir şelale ve doğa harikası olurda yemek için yerler olmaz mı? Denizli ve çevresinde alabalık çok meşhur değildir ama bu doğa ve dağlardan gelen doğal su kaynağı eşliğinde alabalık yemeyi tercih edebilirsiniz. Buradaki tek sorun şelaleye ulaşılan yolun karışık ve uzun olması sebebiyle sizi yoracak olmasıdır. Ancak vakit varsa mutlaka görünmesi gereken yerlerdendir.
Pamukkale’de Ne Yenir
Pamukkale, Asyalı misafirler tarafından çokça tercih edilen bir yerdir. Bu yüzden Çin ve Japon yemekleri hemen her restaurantta bulunur. Ancak Pamukkale halkı, yöresel mutfak alışkanlıklarını sürdürmektedir. Özellikle yöresel çorbaları çok sevilmektedir. Kedi börülcesi, Ovmaç, Kuru börülce gibi pek çok çeşit çorbaya sahip. Kumbar dolması, Sirkeli et, Sac işkembe gibi et ve sakatat yemekleri de mevcut.
Çoğu yemeklerde ise patlıcan mutlaka kullanılıyor. Yat geber ekmeği ile yöre insanı yatmadan önce yenen bir beslenme alışkanlığına da sahipler. Karpuz, salatalık, ceviz, kestane çokça tüketilmektedir. Bölgenin en özel ve en meşhur içeceği ise gazozdur ama zafer gazozudur. Şimdi, Pamukkale’de nerede ne yenir detaylıca göz atalım.
White House Restaurant
Pamukkale ilçesinin en çok bilinen birkaç restoranından biridir. Geniş menüye sahip olması nedeniyle, aradığınız tüm tatları burada bulabilirsiniz. Mekân dekoratif olarak Alaçatıyı andırıyor. Manzarası olmayan ve cadde kenarında bir bina altında ki bu işletme, bembeyaz masalar ve bembeyaz çitleri ile hoş bir ortam yaratmış. Yemek fiyatları da standart olmakla birlikte, ilgiden ve yemeklerin tadından memnun olacağınız garantidir.
Kayaş Restaurant Bar
Pamukkale gezintisi sırasında acıkırsanız ve bir şeyler yerken yanında da alkolümü de alayım derseniz, sizin için ideal yer burasıdır derim. Yemekler küçük sac tavalarda geliyor ve masada gaz ocakları ile sürekli sıcak muhafaza ediliyor. Sunum bakımından inanılmaz keyifli ve güzel düşünülmüş bir yöntem. Kebap türlerinde şiş yerine uzun tahta şişlerden kullanarak servis ediyorlar.
Çok otantik bir ortam oluşturduğunu söylemek gerekir. Renkli duvarlar, dekoratif yastıklar ve o duvarlarda her yerde yazılar, resimler bulunuyor. Çok kalabalık ama hiçbiri boğmayacak şekilde dizayn edilmiş. Her türlü et ve tavuk yemekleri, balık, pide çeşitleri, ev yemekleri gibi alternatifi bol bir menüye sahip. Kale mahallesi tarafında yer alan Kayaş Restaurant, dışarıdan gelenlerin uğrak noktasıdır.
White Dragon Restaurant
Pamukkale natural park çevresinde bulunan ve travertenler manzarasına sahip olan bu yer özel yemekleri ile çok beğenilmektedir. Özellikle Çince ve İngilizce bilen çalışanları da olması sebebiyle yabancı turistler sıkça ziyaret etmektedir. Çünkü burada Çin yemekleri ağırlıklıdır. Bin bir çeşit makarnalı, tavuklu, balıklı değişik tatlara sahip. Çin yemeklerinin sadece sushiden ibaret olduğu algısı, burayı gördükten sonra bütünüyle değişecektir. Fiyatları diğer mekanlara göre biraz daha uygundur. Belki de bu yüzden çok kalabalık olmaktadır.
Lamukos Lokanta
Pamukkale lokantalarında pek çok noktada uzak doğu mutfakları ağırlıklı olarak menülerde bulunur. Burasıda Natural park yakınlarında olmakla birlikte biraz daha iç kesimde kalmıştır. Japon yemek kültürünün farklı tatlarını burada bulabilirsiniz. Miso çorba ve Kore usulü dana etli rolls en çok tercih edilen tatlardandır. Buranın en büyük özelliği, işletmeciliğini yapan kişi bir Japon’dur. Evlendikten sonra buraya yerleşmiş ve işletmeyi açmıştır. Yani burada yenilen Japon yemekleri orijinal yöresel insanının yaptığı yemeklerdir.
Pamukkale’de Hediyelik Eşya Almak
Pamukkaleden ne alınır? Pamukkale sadece termal tatilden ve o doğa harikası travertenleri görmekten ibaret değildir. Dokumacılığın merkezi konumunda bulunan Denizli’de dericilik, bakırcılık ve bıçakçılıkta yerel halkın devam ettirdiği mesleklerdir. Bu sebeple Pamukkale’de hediyelik eşya almak hem çok zor hem de çok kolaydır. Çünkü alternatif bol ama seçmek zor olacaktır.
Denizli, ipek dokumacılığın en önemli merkezlerindendi. Pek çok işletme ipek böceklerinden ipler elde ederdi. Sonra bu sayı azaldı ve yok olma noktasına geldi. Çünkü maliyeti çok yüksek olmasına rağmen doğal bir üründü. Ancak Denizli’nin ipekle bağı hiç kopmadı. Sevdiklerimiz için el dokuması ürünler ve ev tekstil ürünleri hala alınabilir.
Bakır eşyalara merakı olanlar için el yapımı ürünleri bulabileceği yegâne yerlerdendir. Gerçek kil toprağından olan testi ve çömlek ürünleri de hediye olarak alınabilir. Deri ayakkabı ve cam ürünleri de seçenekler dahilinde tercih edilebilir.
Ya da yöre mutfağına özgü çok özel ürünlerden alınabilir. Çivril elması, Kale biberi, Honaz kirazı ve Zafer Gazozu mutlaka almanız gereken ürünlerdir. Denizli, tütünüyle de meşhurdur.
Pamukkale’ye Ne Zaman Gidilir ve Pamukkale Otelleri
Pamukkale, özellikle uzak doğudan gelen misafirleri nedeniyle yaz dönemlerini çok kalabalık geçirmektedir. Lüks oteller, Butik oteller ve Termal oteller ile pek çok seçenek mevcuttur.
Venüs Suite Otel
Pamukkale bölgesinin en çok tercih edilen ve beğenilen otelidir. Konak görünümüyle eşsiz bir görüntü oluşturan otelde açık yüzme havuzu bulunur. Çok çeşitli açık büfe kahvaltı kalitesi de ortalama üzerindedir. Mükemmellik sertifikasına sahip olan Venüs Suit otelde odaların dizaynı ile konaklamaktan büyük zevk alınacak bir oteldir.
Richmond Pamukkale Thermal Hotel
Pamukkale turunda termal otelde kalmak istiyorsanız ve fiyatlara takılmazsanız kalınabilecek en iyi yerlerdendir. Büyük bir açık havuzu ve kapalı termal havuzu bulunuyor. Odaların çoğu, mimarisi gereği köşeli olduğu için açıkçası çok hoş durmuyor. Pamukkale’ye 3 km mesafede bulunan otel 5 yıldızlıdır. Spor salonu ve konferans salonu gibi alanlara sahiptir.
Pamukkale Ninova Thermal Spa & Hotel
Pamukkale Karahayit tarafında yer alan otel 4 yıldız bir sınıfa sahiptir. Termal otelde 92 oda bulunmaktadır. 4 konsepte hazırlanan odalarda 4 kişinin aynı anda kalacağı odalarda bulunmaktadır. Büyük bir açık yüzme havuzuna sahip otelde odalar gayet güzeldir.
Pamukkale gezisi kapsamlı bir gezi olacaktır. Çünkü tarihi dokusu çok geniş ve çok daha belirgindir. Çok doğal bir şekilde oluşan bu travertenler ve çevresinde bulunan antik kentler ile eşsiz bir kültür turizmi olabilir. Aynı zamanda termal suyu ile sağlık tatili de olabilir. Dokumacılık ve bakırcılık gibi çok özel mesleklerin icra edildiği ve ürünlerin el emeği olduğu bu yere ticaret içinde gelinebilir. Kısacası Pamukkale mutlaka görülmesi gereken ve kapsamlı bir tatil için vakit ayırılması gereken bir yerdir.
Pamukkale’ye Nasıl Gidilir
Ayrıca Pamukkale’ye yurt dışından gelenler uçak bileti alarakta gelebilirler. Bazı mevsimlerde buralara Türkiye içerisinden Pamukkale turları düzenlenmektedir, örneğin ocak 2019, temmuz 2017, temmuz 2019 pamukkale turları şeklinde pamukkale gezi turları düzenleyen sitelerde bulunmaktadır. İçeriklerimiz ile ilgili yorumlarınızı da bekliyoruz.