Kleptomani Nedir | Kleptomani Hastalığının Cezai Sorumluluğa Etkisi Nedir?

Kleptomani tabiri, vatandaşlar tarafından tıbbi programlar ya da film ve dizi gibi çeşitli nedenlerle duyulan ve içeriği merak edilen konulardan biri olarak dikkat çekiyor. Bu yazımızda genel anlamıyla Kleptomani hastalığının ne olduğunu ve kleptomani hastalarının hukuk sistemimiz içerisindeki cezai sorumluluğunu inceleyeceğiz. İşte merak edilen yönleriyle kleptomani hastalığı ve bu hastalığın cezai sorumluluğa etkileri… Kleptomani Nedir? […]

Kleptomani tabiri, vatandaşlar tarafından tıbbi programlar ya da film ve dizi gibi çeşitli nedenlerle duyulan ve içeriği merak edilen konulardan biri olarak dikkat çekiyor. Bu yazımızda genel anlamıyla Kleptomani hastalığının ne olduğunu ve kleptomani hastalarının hukuk sistemimiz içerisindeki cezai sorumluluğunu inceleyeceğiz. İşte merak edilen yönleriyle kleptomani hastalığı ve bu hastalığın cezai sorumluluğa etkileri…

Kleptomani Nedir?

Kleptomani, kelime kökeni olarak bakıldığında Yunan dilinde hırsız manasına gelen “Kleptes” kelimesine dayanmaktadır. Kleptomani, en basit şekilde ‘ihtiyaç duyulmayan eşyaları çalma istek ve dürtüsü’ olarak tanımlanabilir. Bu anlamda, kleptomani dilimize ‘Çalma Deliliği’ olarak da çevrilmektedir.

Bu hastalık ilk olarak 1816 yılında tanımlanmış ve literatüre girmiştir. Toplumsal açıdan bakıldığında nadir görülen kleptomani, bu hastalığa yakalanan kişi tarafından genellikle saklanan bir durumdur. Bu tür hastaların durumu genelde, çalma eylemine bağlı hukuksal sorunlar oluştuğunda açığa çıkar.

Bu hastalıkta, aslında ihtiyaç duyulmayan ve genelde değeri de az olan eşyaların, çalma dürtüsü ile alınması gözlemlenir. Kleptomani hastalığının kesin bir tedavisi bulunmasa da psikoterapi seansları ve uygun ilaç tedavisi ile çalma dürtüsü kontrol altına alınabilmektedir.

Kleptomani Hastalığının Genel Anlamdaki Hırsızlıktan Farklılıkları

Genel anlamda hırsızlık suçu, maddi bir kazanç elde etmek amacıyla işlenirken, kleptomani hastaları engel olamadıkları çalma dürtüleri ile hareket ederler. Bu anlamda kleptomanide maddi bir kazanç sağlamak ön planda yer almaz.

Hırsızlık suçunda planlı ve önceden düşünülmüş eylemlere rastlanırken, kleptomani hastalığında çalma atakları genellikle plansız ve aniden gelişir. Kleptomani hastaları çoğu zaman süpermarket ya da mağaza gibi yerlerde veya davet ve parti gibi arkadaş ortamlarında çalma eylemlerini gerçekleştirirler.

Kleptomani Hastalığının Cezai Sorumluluğa Etkisi Nedir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK), “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” başlıklı ikinci bölümünde 32. madde de düzenlenen akıl hastalığı, konumuz açısından önem taşır. TCK 32. Madde düzenlemesi şu şekildedir;

“Madde 32- (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir”

Akıl hastalığı, Türk Ceza Kanunu kapsamında kusur yeteneğine etki eden bir nedendir. Eğer kişi işlemiş olduğu işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaz veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış ise, bu kişiye ceza verilmez. Ancak, bu durumda gerçekleştirilen eylem hukuka aykırı nitelikte olduğundan, kişi hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilecektir.

Hukuk sistemimiz kapsamında bir suç işleyen kişinin, akıl hastası olup olmadığının tespit edilebilmesi ve algılama – davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenmesi, tıbbi bir değerlendirme ile mümkün olur.

Bu kapsamda kleptomani hastası olduğunu öne süren kişi hakkında da bu şekilde tıbbi bir değerlendirme yapılması gerekir. Yargıtay uygulama ve kararlarında da işaret edildiği gibi kleptomani hastalığı olduğu iddia edilen kişi hakkında tıbbi değerlendirme yapılmaksızın ve değerlendirme neticesinde düzenlenen rapor hukuksal açıdan değerlendirilmeksizin hüküm verilmesi bozma nedeni olacaktır. (Yargıtay 17. Ceza Dairesinin, Esas No: 2015/3122, Karar No: 2015/6424 ve Esas No: 2017/5322, Karar No: 2019/422 kararları)

Hırsızlık eyleminden hakkında soruşturma yapılan kleptomani hastaları açısından işledikleri eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadıklarının tespit edilmesi, yine bu hastaların çalma eylemiyle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin önemli derecede azalıp azalmadığının belirlenmesi gerekecektir.

Kleptomani Hastalığında Yasal Süreçte Doktor ya da Teavi Raporu Ne Kadar Etkilidir?

Eğer yürütülen soruşturma ya da kovuşturma neticesi kleptomani hastası olan kişinin durumunun TCK 32/1 maddesi kapsamında kalması yani kişinin kleptomani nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derece azalmış olduğu kanaatine varılması durumunda hakkında ceza verilmeyerek güvenlik tedbirlerine hükmolunabilecektir.

Eğer kleptomani hastası olan kişi TCK 32/1 maddesi kapsamında değil de TCK 32/2 maddesi kapsamında değerlendirilirse yani “birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan” kişi olarak değerlendirilirse, cezasında indirim söz konusu olabilecek ve mahkum olunan ceza süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilecektir.

Exit mobile version