Jiu jitsu dövüş sanatı, spor dalı olarak adlandırılan, temelde kişinin kendisini korumasını sağlayan bir dövüş sanatıdır. Jiu Jitsu ne demek sorusu için sanatın kelime anlamı “narin sanat”tır cevabı verilebilir. Bu dövüş sanatında herhangi bir silah kullanmadan kişinin kendisini koruması hedeflenmektedir. Sanatın içerisinde yer alan hareketlerde güç ve teknik bir arada bulunmaktadır.
Sanatı uygulayan kişinin hedefine ulaşması için teknik donanımını kullanarak, bilinçli bir şekilde hareket etmesi ve dövüş kurallarını uygulaması gerekmektedir. Sanatın uygulanması sırasında güç ön planda değildir. Hareketlerin doğru bir şekilde ve hızlı olarak yapılması gerekmektedir. Hız, bu dövüş sanatı için oldukça önemlidir. Sanata göre dövüş sırasında rakibin en zayıf noktalarına saldırılar yapılmalıdır. Bu saldırılarla rakibin bertaraf edilmesi ve karşı taraftan gelebilecek zararlı hamlelerin önlenmesi hedeflenmektedir.
Jiu Jitsu Tarihçesi Nedir?
Jitsu dövüş sanatının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı merak edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre bu dövüş sanatının çıkış tarihi 1600’lü yıllara dayanmaktadır. Hatta ilk kez 1600’lü yılların başında bir Çinli tarafından uygulandığı düşünülmektedir. Ghen Phin isimli bir Çinli, düşmanlarını öldürmek için bu sanata başvurmuştur. Ghen Phin zaman sonra Japonya’ya gitmiştir. Burada tanıştığı savaşçılara sanatın tekniklerini öğretmeyi kabul etmiştir.
İçinde bulunduğu tarikat, silah kullanmayı benimsemiş olan bir tarikattır. Sanatın içerisinde yer alan öldürücü hareketler, Ghen tarafından para karşılığında tarikat üyelerine öğretilmiştir. Tarikat üyeleri tarafından ölümcül hareketler kısa sürede öğrenilmiştir. Öğrenilen teknikler, uygulayıcılar tarafından da geliştirilmiştir. Bu şekilde yavaş yavaş ülke geneline yayılmaya başlamıştır.
Dövüş sanatına ilişkin başka bir rivayete göre de, bu sanat; kiraz ve söğüt ağacının dallarından esinlenerek geliştirilmiştir. Şiddetli rüzgar karşısında kiraz ağacının dalları kırılmaktadır. Söğüt ağacının dalları ise ince olmasına rağmen şiddetli rüzgar karşısında esnek yapısı ile kırılmadan durabilmektedir.
Bu felsefe, Jitsu sanatının gelişmesi için temel olmuştur. Bir zaman, bir hekim tarafından Çin’den Japonya’ya yolculuk yapılması gerekmiştir. Bu hekimin ismi Yashitoki’dir. Kendisi Çin’de bulunduğu zamanlarda bir Çinliden Jitsu sanatının ilk hareketlerini öğrenmiştir. Kiraz ve söğüt ağacına dayalı gözlemi yaptıktan sonra Yashitoki, Jitsu sanatının ilkelerini meydana getirmiştir. Bu rivayete göre Jitsu sanatı Çin’de doğmuştur ancak Japonya’da gelişmiştir.
Jiu Jitsu Sanatının Japonya’da Gelişimi
Hekim Yashitoki’nin Japonya’ya döndükten sonra okul açması ile bu ülkede gelişmeye başlamıştır. Yashin-Ryou adında açılan ilk Jitsu okulunu, başka okulların açılması takip edilmiştir. Jitsu sistemi isim olarak henüz daha bilinmezken de pek çok dövüş okulları Japonya’da tatbik edilmekteydi. Japonya’da hızlı gelişen Jitsu sanatına ait teknikler 3 uygulayıcı grubuna hitap etmektedir. Bu gruplar; alt seviye, orta seviye ve üst seviyedir.
Alt seviye Shodan, orta seviye Chudan ve üst seviye Judan olarak isimlendirilmektedir. Japonya’da bulunan Tenehin Shindo-Ryou okulunun sahibi ve kurucusu olan Okayama, 7 yıl boyunca bu sistemi bir usta ile çalışmıştır. Kendisini yeteri kadar gelişmiş hissettikten sonra mevcut Jitsu tekniklerine yenilerini de ekleyerek ülkenin dört bir yanında okullar açmıştır. Mevcut Jitsu sanatının dövüş tekniklerini 126’ya çıkaran da Okayama’dır. Okayama bu sanata kendisini adamıştır. Vefatına kadar çok sayıda öğrenci yetiştirmeyi de başarmıştır.
1878 yılına kadar bu şekilde ilerleyen Jitsu sanatı, bu tarihten itibaren Tokyo Üniversitesi profesörleri tarafından bazı ilaveler sonucunda daha da geliştirilmiştir. Son eklenen hareketlerle birlikte sanatın felsefesi de iyice gelişmiştir. Sanatın amacı, yalnızca rakibi etkisiz hale getirerek üstün olmak değil, sanatı uygulayan kişinin özel hayatını da düzene sokmaktır. Ruh üstünlüğü ve zeka düzeyi de sanatı tanımlayan diğer kavramlar arasında yer almaktadır.
Sanatın Brezilya’da son halini aldığı yönünde de bazı efsaneler bulunmaktadır. Japonya’da samuraylar tarafından, silahlı ve zırhlı olan düşmanları yenmek için Jiu Jitsu sanatının kullanıldığı açıklanmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda bir düşmanı etkisiz hale getirmenin yolu olarak iki farklı teknik geliştirildi.
Geliştirilen bu teknikler, düşmanı yere atmak ve düşmanın vücudunda yer alan eklemlerine yönelik saldırılar yapmak olduğu yönünde karar verilmiştir. 1914 yılında Japon Jitsu sanatının ustası olan Maeda’nın Brezilya’ya yerleşmesi ile sanat Brezilya’ya ulaşmıştır. Maeda’dan eğitim alan Carlos Gracie’ye ve ailesi, sanatın Brezilya’da popüler olmasını sağlamıştır.
Sistemin Mantığı Nedir?
Jiu Jitsu sisteminin farkları türleri bulunmaktadır. Özellikle Jiu-Jitsu Brazilian sanatı ile Japon Jitsu sanatı farkları mantığa dayanmaktadır. Brazilian Jiu sanatı bütünüyle tekniğe dayalı olmaktadır. Burada gücün hiçbir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan, tekniklerin doğru bir şekilde uygulanmasıdır.
Japon Jitsu sanatında ise güç ön plana çıkmaktadır. Japon usulde teknik sayısı görece daha azdır. Brazilian Jitsu sanatında 4 bine yakın sayıda teknik bulunmaktadır. Haliyle teknik çeşitliliği oldukça fazladır.
Jitsu sanatında kuşak usulü uygulanmaktadır. İlk olarak beyaz kuşak ile sanata başlanmaktadır. Genellikle bir yıl sonra beyaz kuşaktan mavi kuşağa geçilmektedir. Mavi kuşak alındıktan sonra iki yıl boyunca bu kuşakta çalışmalar yapılır. İki yılın sonunda mor kuşağa geçilmektedir.
1,5 yıl boyunca mor kuşakta çalıştıktan sonra da kahverengi kuşağa hak kazanılır. Bir yıl sonra siyah kuşak elde edilmektedir. Siyah kuşaktan sonra alınabilecek Jiu Jitsu kuşakları için uzun yıllar sistemin çalışılması gerekmektedir.
Antrenmanlar Nasıl Yapılmaktadır?
Jiu antrenmanları eğiticinin metoduna göre değişmekle birlikte genel olarak teknik ve uygulama üzerine kuruludur. Teori yeteri düzeye alındıktan sonra Jiu Jitsu teknikleri bolca pratikle pekiştirilmelidir. Teknik çalışmaların ardından minderde yapılan pratikler, öğrencilere baskı anında nasıl davranmaları gerektiği ve zor durumlarda bir çıkışı yolunun nasıl bulunabileceğini göstermektedir. Uygulamalar sayesinde baskı altında hareket etme yetisi kazanılmaktadır.
Bu çalışmalar sonucunda, baskı altında rahat hareket etme yetisi elde edilerek, bu kabiliyet, özel hayat için de kullanışlı olmaktadır. Çalışmalar sırasında vücuttaki hemen her kas grubu çalışmaktadır. Sanatın ağır olduğunu düşünenler çoğunluktadır. Ancak çalışmalar sırasında doğru yerde pes etmeyi bilenlerin bu sanatı öğrenirken herhangi bir sakatlık yaşamayacakları, ileri seviye öğreticiler tarafından belirtilmektedir.
Dövüş sanatları bir spordur aynı zamanda savunma sanatları olarak kabul edilir. Muay Thai de bir savunma sanatı olarak bir spordur. Bunun gibi aikido, krav maga çok daha iyi savunma sanatlarıdır.