İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ya da diğer bir ifade ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, hukukun üstünlüğünü ortaya koyan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen son derece önemli bir belgedir. Bildirgenin hazırlanmasında büyük etkisi olan dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt’in eşi Eleanor Roosevelt, bu beyannameyi ‘Tüm insanlığın Magna Carta’sı’ tabiri ile tanımlanmış ve tanıtmıştır.
İnsan Hakları Konusunda Temel Kurucu Belge
Orijinal adı ‘Universal Declaration of Human Rights’ olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından 1948 yılında hazırlanan ve küçük birkaç değişiklik ile 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen ve 30 maddeden oluşan bir bildirgedir.
İnsan hakları noktasında 1215 tarihli Magna Carta ile başlayan, Rönesans, Reform, Fransız Devrimi ile süren gelişmelerin neticesinde ulaşılan oldukça önemli bir basamak olan bu bildirge; eşitlik, özgürlük ve hukukun üstünlüğünü ortaya koyan ve uluslararası anlamda geçerliliği bulunan temel bir belgedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi içeriği ve önemi ile Birleşmiş Milletler’in temel kurucu belgelerinden biridir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yani bu beyannamenin bu derece önemli olmasının en büyük nedeni ise belli bir ülke, toplum ya da bölgeyi değil tüm dünyayı ve tüm insanları kapsamasından kaynaklanır. İnsan Haklar Evrensel Beyannamesi ilk maddesinde dünya üzerindeki tüm insanların özgür ve aynı zamanda eşit olduğu açıkça belirtilmiştir. Beyannameye göre herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin açıklanan tüm haklardan ve tüm özgürlüklerden yararlanabilir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Önemi
Tarihsel gelişim içerisinde insanların şimdiki modern dünyada sahip oldukları hak ve özgürlükler önemli mücadeleler sonrası elde edilmiştir. Bu bakımdan İngiliz Kralının mutlak yetkilerinin ilk kez kısıtlandığı belge olan 1215 tarihli Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Fermanı), 4 Temmuz 1776 tarihinde Amerika’da onaylanan Bağımsızlık Bildirgesi ve Fransız İhtilali’nin ardından 1789 yılında kabul edilen İnsan Hakları Bildirisi önemli kilometre taşlarıdır.
Bütün bu süreç ve II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri, Birleşmiş Milletler üyesi devletleri, insan hakları ve özgürlükleri noktasında bir beyannameyi kabul etme aşamasına getirmiş ve bu önemli belge Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin İçeriği
Bu beyanname ile, başta temel, medeni ve siyasi haklar yanında ekonomik, kültürel ve toplumsal haklar da belirlenmiştir. Eşitlik, özgürlük, yaşama, kişi güvenliği, keyfi tutuklama yasağı, hapis ve sürgünden korunma, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti, toplanma ve örgütlenme hakkı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yargılanma hakkı gibi temel insan haklarına vurgu yapılan beyanname, eğitim, çalışma, sosyal güvenlik ve kültürel yaşama dair yeniliklerde içeren son derece önemli bir bildirgedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, daha sonra kabul edilen çok sayıda ulusal anayasa, yasa ile uluslararası antlaşmalara da temel olmuştur.
İnsan Hakları Günü
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul tarihi olan 10 Aralık, her yıl dünya da İnsan Hakları Günü olarak kutlanır. Tüm dünya çapında birçok farklı organizasyon ile kutlanan 10 Aralık günü aynı zamanda Nobel Barış Ödülü’nün de geleneksel verilme günüdür.