Komşuluk Hukuku Nedir? Komşuluk Hukukundan Kaynaklı Haklar ve Sorumluluklar Nelerdir?

Komşuluk hukuku, evleri yakın

Komşuluk hukuku, evleri yakın olan kişilerin bir arada huzur içinde yaşayabilmesi için oldukça önemlidir. Komşuluk en genel tanımı ile, belli bir alanda bulunan taşınmazlarda ikamet edenler ya da iş yeri olanlar arasındaki ilişkileri tanımlayan bir kavramdır. Gerek kültürel yapımız ve gerekse de yardımlaşma alışkanlığımız doğrultusunda komşuluk toplumumuz açısından da son derece önemlidir. Ancak gelişen teknoloji ile günümüz insanları, genellikle çekirdek aile olarak daha kendi içlerine kapanık bir hayat sürdürüyorlar.

Eski zamanlardan bize miras kalan yardımlaşma ve komşuluk kültürünü her geçen gün biraz daha kaybetmemiz nedeni ile komşular arasında çıkan hukuki anlaşmazlıklarla da daha sık karşılaşıyoruz. Peki, hukuk sistemimiz içerisinde “Komşuluk Hukuku” nedir? Birbirleri ile komşu olanlara ne tür haklar ve sorumluluklar yükler? İşte, komşuluk hukuku konusunda bilmemiz gereken her şey…

Komşuluk Nedir?

Komşuluk hukuku konusuna tabi olmak için illa taşınmazların birbirlerine bitişik olması aranmaz. Buradaki asıl önemli kriter, bir taşınmazdan kaynaklı taşkın eylem ya da hareketlerin ulaşabileceği ve bu eylem ya da hareketlerden etkilenen taşınmazlarda ikamet edenler komşu sıfatına sahiptir ve komşuluk hukuku için öngörülen haklardan faydalanabilirler.

Komşuluk Hukuku Türk Medeni Kanun Düzenlemesi

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu sistematiği içinde komşuluk hukuku konusunu düzenleyen en önemli madde olarak karşımıza 737 ve devamı maddeler çıkar. “Komşu Hakkı” başlıklı 737. Madde düzenlenmesinde;

“Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır” hükümlerine yer verilmiştir.

Bu madde düzenlemesinde yer alan taşkınlık kavramından amaç ise, komşular arasındaki ilişkiden kaynaklı ve olağan sayılan hoşgörü sınırlarını aşmış, artık komşuya, ailesine ya da komşu taşınmaza aşırı biçimde zarara neden olabilecek sonuçlar doğuran fiil ve eylemlerdir.

Kat Mülkiyeti Kanunu Düzenlemesi

Yine komşuluk hukuku açısından önemli bir diğer yasal düzenlemeye ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yer verilmiştir. Adı geçen Kanun’un, Kat Maliklerinin Borçları başlıklı 18. madde düzenlenmesinde;

“Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler” hükmüne yer verilmiştir.

Komşuluk Hukuku Kaynaklı Sorumluluklar

Bu yasal düzenlemelerden de açıkça anlaşılabileceği üzere, komşu olarak aralarında hukuksal bir bağ bulunan kat malikleri, kiracılar, oturma hakkı sahipleri ya da bağımsız bölümlerden yararlananlar yani daha net bir ifade ile komşular, birbirlerini rahatsız edecek eylemlerden kaçınmalı, aralarında hoş görülmesi gerekli olan sınırı aşacak şekilde gürültü ve benzeri rahatsız edici fiillerden uzak durmalıdırlar. Komşuluk hukuku bahçe duvarı ihlali gibi durumlarda mal hakkına saygı duyulmalıdır.

Komşuluk Hukuku İhlalleri Durumunda Yapılabilecekler

Komşuluk hukukundan kaynaklı bu sorumluluklara riayet edilmediği durumlarda, öncelikle komşuluk gereği olarak durumun makul bir şekilde ilgili komşuya aktarılması ve gerekli önlemlerin alınmasının istenmesi tercih edilebilecek ve diyaloğa dayalı bir yol olarak önerilebilir.

Ancak bu şekilde muhatap ile iletişimin olumlu sonuç vermediği durumlarda hukuken yapılabilecekler ise, her somut olay ve durum bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekliliği göz ardı edilmeksizin genel hatları ile şu şekilde sayılabilir:

Rahatsız olunan durum ya da eylemin bir ihtarname yolu ile muhataba iletilmesi, muhatap tarafından söz konusu duruma karşı gereken ve beklenen düzeyde bir cevap verilmemesi durumunda ise hukuki dava ve talep yolunun başlatılması uygun olabilecektir.

Bu kapsamda 634 sayılı Kat Malikleri Kanunu 33. Maddesinde yer alan;

“Kat maliklerinden birinin yahut onun katından kira akdine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı surette faydalanan kimsenin, borç ve yükümlerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri, ana gayrimenkulün bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hâkimin müdahalesini isteyebilir”

Hükmüne göre zarar gören kişi ya da kişiler, söz konusu durum karşısında hakim müdahalesini isteyebilirler. Komşu hukuku görevli mahkeme başvurusu ile adli yardıma başvurulabilir.

Başlatılan bu hukuki süreç içerisinde, söz konusu rahatsızlık noktasında gerekli tespitlerin yapılması yanında, hakim ya da mahkeme tarafından da durumun sabit olarak görülmesi halinde önleyici tedbirlere hükmedilmesi, rahatsızlık verici eylemlerin sonlandırılması ve uğranılan maddi bir zarar var ise karşılanması mümkün olabilecektir.

Yine oluşan rahatsızlığın, kişilik haklarına zedeleyecek derecede bir boyuta ulaşması halinde maddi olarak uğranılan zararlar yanında manevi olarak da tazminat talep etme hakkı da doğurabileceği göz ardı edilmemelidir.