İçinde yaşadığımız evrenle ilgili hepimiz birtakım sorular sormuşuzdur. Bu yazımızda güneş sistemi hakkında birçoğumuzun merak ettiği 4 soruyu sizler için cevapladık. Hazırsanız buyurun başlayalım…
Güneş’in Atmosferinin Sıcaklığı Yüzeyinin Sıcaklığından Neden Daha Fazla?
Güneş’in yüzeyini referans aldığımızda atmosferinin ona göre çok daha sıcak olduğunu biliyoruz. Peki bunun sebebi ne olabilir?
Yıldızımızın sahip olduğu manyetik alan ile bir yerden bir yere taşınan ve bu manyetik alana hapsedilen yoğun enerji sebebiyle Güneş’in atmosferi yüzeyinden çok daha yüksek bir sıcaklığa sahip. Güneş’in en iç katmanlarında oluşmaya başlayan manyetik alan, sıcak plazma aracılığıyla daha üst katmanlara çıkarak Güneş’in atmosferinde toplanıyor.
Atmosferde yer alan manyetik alan çizgileri ise devamlı olarak sirkülasyon yapıyor. Bu sirkülasyondan kaynaklanan manyetik alan dalgalanmaları meydana geldiğinde ise atmosferik plazmanın sıcaklığının artıyor.
Plazmadan meydana gelen atmosferin yapısından dolayı gaz ve manyetik alan birbirleriyle doğrudan bir ilişkiye sahip. Nasıl mı? Manyetik alan hareketlenmeye başladığında gaz da onunla birlikte hareket etmeye başlıyor veya manyetik alan duraksadığında duraklıyor.
Manyetik alanda oluşan bu değişikliklerin gazın sıcaklığını nasıl arttığı hakkında pek çok farklı görüş bulunuyor ve bugün yapılan çalışmaların birçoğunun çözmeye çalıştığı nokta burası. Yeni uzay görevleri ve henüz açılan gözlemevleri ile yaklaşık 10 yıl içerisinde bilim dünyası koronal ısınma ile ilgili çok daha fazla veriye ulaşmış olacak.
Bir Nötron Yıldızı Karadelik Tarafından Yutulsa Ne Olur?
Uçsuz bucaksız güneş sistemi yani evrenin bilmediğimiz bir yerinde her 10 dakikada bir tane nötron yıldızı bir karadeliğe hapsoluyor. Milyonlarca yıl içerisinde gittikçe daralan alanda iki kavram bu kadere mahkum bırakılmış. Karadelik ve nötron yıldızının sahip olduğu kütleler birbirine yakında, karadelik istikametinde ilerleyen nötron yıldızının parçalıyor ve bu sebeple de çok yoğun bir ışınım enerjisine sahip sıcaklığı yüksek bir gaz diski meydana getiriyor.
Diğer ihtimali düşünelim. Karadeliğin kütlesi nötron yıldızının kütlesinden birkaç kat daha fazla ise, nötron yıldızı hemen hemen hiç parçalanmadan olduğu gibi karadelik tarafından yutuluyor. Bahsettiğimiz iki durum karşısında da geriye yalnızca birer karadelik kalmasıyla sonuçlanıyor.
Karadeliğin çevresinde dolaşan nötron yıldızının ekseni daraldıkça kütle çekimden kaynaklı dalgalanmalar meydana geliyor. Karadelikle çarpışmadan milisaniyeler öncesinde yüksek şiddete sahip kütle çekimsel dalga evrene yayılıyor. Bu durum karşısında büyük resme baktığımızda, galakside hatta evrendeki bütün yıldızların enerjisinden daha yoğun bir kütle çekimine bağlı enerji dalgası saçılıyor.
Yaz Aylarına Göre Kış Mevsiminde Günbatımı ve Gündoğumu Manzaraları Daha Güzel Görünüyor
Kış aylarında gündoğumu ve günbatımının yazın göründüğünden daha canlı olduğunu fark etmiş miydiniz? Kışın hava kirliliğinin ve havadaki nemin daha düşük seviyelerde olması ve bulutların çok daha yoğun bir şekilde var olmasından ötürü daha canlı manzaralara şahit oluyoruz. Gökyüzünü mavi renkte görmemize de eden olan Rayleigh saçılması denilen olay sonucunda kameralarımıza yansıyan kırmızı, turuncu ve pembe renk tonları meydana geliyor.
Gündoğumu ya da günbatımında Dünyamıza ulaşan Güneş ışınlarının karşısına çok daha fazla katman çıkıyor. Bu olay da enerjisi yüksek tüm ışıkların etrafa saçılmasına neden oluyor. Bu sayede geriye yalnızca turuncu ve kırmızı renkleri kalıyor. Havada bulunan aerosol parçacıklarının nem dediğimiz su buharını içine çekmesi sayesinde çok daha fazla ışının dağılmasına sebep oluyor.
Bu durum da yazın gündoğumu veya günbatımı yani tan vakti dediğimiz saatlerde daha donuk bir manzara oluşmasının sebebi. Fakat kışın soğuk havalarda daha net, kuru ve temiz bir hava olduğu için gündoğumu ve günbatımı manzaralarında renklerin daha canlı görünüyor.
Dünya’nın Yüzeyine Çarpan Göktaşları Nereden Geliyor?
Dünyamıza çarpan göktaşları aslında Güneş sisteminde yer alan cisimler. Bu göktaşlarının çoğunluğu asteroitlerden oluşuyor olsa da kökeni Ay ya da Mars olan göktaşları da bulunuyor. Peki nereden geliyor bu göktaşları?
Göktaşlarının yapılarını incelediğimizde ve kimyasal içeriğini analiz ettiğimizde bu cisimlerin nereden geldiğini daha iyi anlayabiliyoruz. Sık sık Güneş Sistemimi içinde çarpışmalar oluyor. Çarpışmalardan dolayı dev cisimler üzerinden küçük parçalar ayrılabiliyor ve bu parçalar Dünya’daki bir yörüngeye yerleşebiliyor.
Göktaşlarının aynı kaynaklardan olmamaları aslında bilim dünyası açısından çok daha ilgi çekici. Sebebi ise, farklı kaynaklardan gelen gök cisimlerinin gezegenlerinin oluşumunun değişik evrelerini temsil etmesiyle ilgili. Yapısını incelediğimiz göktaşları sayesinde Güneş Sistemi’nin nasıl meydana geldiğini, hangi evrelerden geçtiğini ve evrimleşme sürecini çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Örneğin, kondirit dediğimiz göktaşları aslında Güneş Sistemi oluştuktan çok kısa bir zaman sonrasına ait olan bilgiler içeriyor. Mars ve Ay’dan kopan göktaşlarıyla kondritleri karşılaştırdığımızda ise Mars ve Ay kaynaklı göktaşları, sonradan oluşan yani daha genç yapıları analiz etmemize imkan sağlıyor.
İlginizi çekebilir: Dünya Hakkında bilinmeyen 10 Bilimsel Gerçek