Eğer Jurassic Park filmini izlediyseniz ya da romanını okuduysanız mutlaka zihninize yerleşmiş dinozor görüntüleri vardır. Hatta hayvanat bahçesi görevlililerinin dinozorlara yem olduğu korku dolu saniyeler gözünüzün önüne geliyordur. Film ve romandan yola çıkarak düşündüğünüzde, böyle bir parkın gerçek olduğunu ya da gerçek olabileceğini bilseniz neler hissederdiniz? Böyle bir şey olması mümkün mü? Yani Jurassic Park gerçekten de kurulabilir mi?
Jurassic Park Kurgusu ve Bizlerin Dinozor Algısı Nasıl Ortaya Çıktı?
1980’li yılların sonuna doğru Michael Crichton, Jurassic Park romanını kurgularken yazmış olduğu ayrıntı, belki de yazdığı en önemli şeydi. Hikayesinde yer verdiği bilim insanları, o deva dinozorları yeniden hayata döndürebilmek için gerekli olan DNA örneğini nereden ve nasıl bulacaktı? Bu soruya verilen yanıt, hikayesinin temelini oluşturacak ve hikayesine bilimsel bir gerçeklik katacaktı. Ve bunun sonunda Michael Crichton, okumuş olduğu bilimsel bir makaleden ilham aldı.
Crichton’un ilham aldığı bilimsel makalede, sertleşmiş ağaç reçinesinin içerisinde korunaklı bir halde bulunan bir sinekten söz ediyordu. Hayatının sonunda sinek, bir reçine içine sıkışmış ve böylelikle reçine de adeta bir zaman kapsülü haline gelmişti. İşte bu tamamen gerçek olay, Michael Crichton’un kurgu olan Jurassic Park hikayesini yaratmasını sağladı. Jurassic Park kitabının ve filminin bilimsel gerçeklikle örülü hikayesi, yeni nesil paleontologlara ilham oldu ve dinozorların da hayalimizde yer almasına vesile oldu.
Dinozorlar Hakkında Bilgilere Nasıl Ulaşıldı?
Her dönemde dinozorlar ve onlar hakkındaki bilgiler insanoğlunun dikkatini çekti. Bunun nedeni ise dinozorların bizlerden önce dünyada uzunca bir zaman hüküm sürdüğü bilgisi… Ayrıca dinozorlar hakkında cevabı merak edilen onlarca sorunun da olması, ilgi ile merakı git gide artırıyor. Peki, gerçek hayatta dinozorların görünümü nasıldı? Eşi benzeri olmayan uzuvlarını dinozorlar nasıl kullanıyorlardı?
Bu soruların kesin yanıtı, ne yazık ki dinozorlar ile insanların aynı dönemde yaşamaması nedeniyle tam olarak bilinmiyor. Dinozorlar hakkında ulaştığımız bilgiler de yeni fosillerin keşfedilmesi ile ortaya çıkmaya devam ediyor. Ayrıca bu zamana kadar tüm dünyada keşfedilen dinozor türü ise toplamda 700’ü buldu.
Bilim İnsanları Dinozorları Geri Getirmeye Çalışıyor
https://www.youtube.com/watch?v=NsoAx6dS5cAGünümüzün bilim insanları, oldukça uzun bir zaman önce dünyada yok olan bu devasa dinozorları geri getirmek için uğraşıyor. Neslin tükenmesini tersine çevirmeye çalışan bilim insanları, nesli tükenen hayvanların hayatta olan en yakın akrabalarının DNA’sında bulunan genetik kodları düzenliyor ve yavaş yavaş geriye gidebiliyor. Kısacası bilim insanları, nesli tükenen türlerin DNA modelini manipüle edebilme yetisine sahip. Bununla ilgili olarak en çok sözü edilen vaka ise yaklaşık olarak 4.000 yıl öncesinde nesli tükenmiş olan yünlü mamut ile ilgili.
Yünlü Mamutların Genetik Kod Parçaları ile Fillerin DNA’sı Birleştiriliyor
Yünlü mamutlara ait DNA, Sibirya’da donmuş topraklarda oldukça korunmuş bir durumda. Bir takım bilim insanı, buradaki genetik kod parçaları ile günümüzün fillerinin DNA’sıyla birleştiren bir proje üzerinde çalışmakta. Temelde, bu iki canlı türünün arasında binlerce yıl fark bulunuyor ancak bilim insanları, nesli tükenmiş olan bu türü tekrardan üretmeyi başarabilirse gerçek bir Jurassic Park kurmak hiç de bir hayal olarak kalmayacak. Hatta bu projenin başarılı olması, Jurassic Park kurmanın ilk adımı bile olabilir.
Dinozorların DNA’sı Bulundu mu?
Gerçek bir Jurassic Park kurulabilmesi için şu an bilim insanlarının önünde bulunan en büyük engel; ana malzeme yani; dinozor DNA’sı. Elimizde henüz gerçek bir dinozor DNA’sı olmadıkça, dinozorların yeniden üretilmesi, dinozorların klonlanabilmesi mümkün değil. Ancak günümüzde, dünyanın çeşitli yerlerinde neredeyse her gün yer altından yeni bir fosil çıkartılıyor ve bu fosiller sayesinde, bu türe ait yeni, önemli bilgilere ulaşılıyor. Ancak bu fosillerin organik parçaları tamamen yok olmuş durumda.
Yer altından çıkartılan bu fosillerdeki kemiklerin yerini çoktan tortular ve kayalar doldurmuş. Ancak bu parçalar bizlere, bulunan dinozorun büyüklüğü, şekli, yaşadığı zamanı ve benzeri gibi büyük bilgileri sunsa da gerçek bir Jurassic Park için gerekli olan bilgileri sağlamıyor.
Jurassic Park’ta Dinozorlar Nasıl Klonlandı?
Bilimsel bir gerçeklikten yola çıkılarak kurgulanmış olan Jurassic Park’ta dinozor klonlama işlemi nasıl yapılmıştı şimdi hep birlikte inceleyelim…
1 – Kehribar İçerisindeki Sivrisinek
Fosilleşmiş olan ağaç reçinesine verilen isim; kehribar. Günümüzde de kehribarın bir takım küçük organizmaları koruyabildiği bilgisi hakim durumda. Bir böceğin korunabilmesi için de böceğin ya etrafındaki reçinenin sertleşirken ölmüş olması gerekiyor ya da böcek öldükten sonra kısa bir zaman içinde tamamıyla reçineyle kaplamış olmalı.
Daha sonrasında bir tortu içine gömülen reçine yüksek basınç ve ısı altında sertleşiyor. Kehribar da içerisindeki organizmayı kurutuyor ve de bu da organizmanın bozulma hızını yavaşlatıyor. Kısacası kehribar bir nevi koruyucu bir kabuk misyonu yükleniyor. Peki, böcekler bir reçine içerisine girebilecek kadar küçük ancak dinozorların DNA’sının reçinede olması mümkün mü?
Jurassic Park kurgusunda sivrisinek fikri, dinozor türlerine ait genetik materyallerin korunmasının yeterli olduğu düşüncesine dayanıyor. Yani; dinozorların döneminde sivrisinekler de vardı ve dinozor kanı emmiş olan bir sivrisinek, bir reçine içerisine sıkışmış olabilir!
2 – Hücrelerin Korunması
Günümüzde dinozor avcıları sıklıkla kemik parçaları ve diş buluyor. Peki ya dinozorların klonlanması için gerekli olan yumuşak dokular? Yumuşak dokular, fosil oluşumu sırasında bozulmaya uğrayan ilk şeyler arasında yer alıyor. Paleontologlar tarafından yumuşak dokuların milyonlarca yıl korunmasının mümkün olmadığı düşünülüyordu. Fakat son senelerde aksini ispat edecek bazı keşifler söz konusu oldu.
3 – Tam Genom
Bir canlıyı aynı fiziksel özelliklerle klonlamak için o canlının tam genomuna sahip olunması gerekiyor. Henüz hayatta olan veya nesli yakın bir zamanda tükenmiş olan canlılar için bu bilgileri elde etmek oldukça kolay. Fakat mevcut durumda keşfi yapılan tüm dinozorların DNA’ları oldukça küçük parçalar halinde. Bunun nedeni ise UV ışığı, kozmik ışık ve de proteinlerin parçalanmasına neden olan enzimler.
4 – Kurbağa İlavesi
Dinozorlar konusunda DNA kaynağını tamamlama ihtimali düşük olduğu için eksik olan materyalin yerine başka bir şey konulabilir mi? Jurassic Park kurgusunda eksik olan parçaların yerine kurbağa DNA’sı kullanılmıştı. Bu kurguda, kurbağa DNA’sı nüfusun kontrol altında tutulması amacıyla da önem taşıyordu. Bazı kurbağa türleri, hayati bir tehlike durumunda üremeyi devam ettirmek için biyolojik bir değişime uğruyor, dişiden erkeğe dönüşebiliyor. Jurassic Park kurgusunda da bu özellik, dinozorlara aktarılmıştı.
Gerçek düzlemde bakıldığında; amfibi oldukları için kurbağalar, dinozorlardan oldukça farklı ve de DNA’ları birbirine yeterince benzer değil. Halbuki, kuşlar da dinozor soyundan geldiği için arada önemli bir benzerlik de olabilir. Paleontologların dinozorları geri getirmek için tek umudu da; oldukça iyi korunmuş bir DNA dizisinin bulunması.
5 – Klonlama
Canlıya ait DNA parçalarının kopyalanması için kullanılabilecek yöntemler arasında polimeraz zincir reaksiyonu bulunuyor. Isıya dayanıklı olan bir enzim kullanılarak, bir DNA ipliği aslında kopyalanabilir. Böylelikle de milyonlarca benzer iplik üretilebilir ve amino asit dizilimi analiz edilerek, dizilenmesine yetecek kadar bir örnek elde edilebilir.