Eski Giyim Modası İnsanları Salgın Hastalıklardan Koruyordu!

Giyim modası eski zamanlarda salgın hastalıklar nedeniyle insanların zarar görmesini engelliyormuş. Buna inanabiliyor musunuz? Hadi gelin, tarihin tozlu sayfalarında dolaşırken, kıyafetler salgın hastalıklardan nasıl koruyormuş, hep beraber görelim! Eskiden Giyim Modası İnsanları Salgın Hastalıklardan Nasıl Korudu? 19. yüzyıl giyim modası… Kabarık, kafesli etekler, geniş mi geniş şapkalar. Gözünüzün önüne bu kıyafetler geldi öyle değil mi? […]

Giyim modası eski zamanlarda salgın hastalıklar nedeniyle insanların zarar görmesini engelliyormuş. Buna inanabiliyor musunuz? Hadi gelin, tarihin tozlu sayfalarında dolaşırken, kıyafetler salgın hastalıklardan nasıl koruyormuş, hep beraber görelim!

Eskiden Giyim Modası İnsanları Salgın Hastalıklardan Nasıl Korudu?

19. yüzyıl giyim modası… Kabarık, kafesli etekler, geniş mi geniş şapkalar. Gözünüzün önüne bu kıyafetler geldi öyle değil mi? Şimdiler de oldukça abartılı olarak tanımlayabileceğimiz bu kıyafetler aslında salgın hastalıklar da bizim şuan sosyal mesafe dediğimiz mesafeyi koruyormuş!

Covid-19 salgını hayatımıza yeni bir terim getirdi, sosyal mesafe. Artık herkes bu mesafeye göre hareket ediyor, otobüsler, minibüsler, marketler, eczaneler gibi yerler içeriye sosyal mesafeyi koruyabilecekleri kadar insan alıyorlar. Peki, sosyal mesafe nedir? Bu mesafe 2 insan arasında bulaş olmaması amacıyla bıraktıkları boşluktur.

Geniş Kenarlı Şapkalar, Kabarık Etekler

Geniş kenarlı şapkalar 19.yüzyıl ortalarında kadınlar arasında çok modaydı. Kadınlar o dönemler de bu şapkaları hem erkeklerin kendilerinden uzak durmaları için, hem de İspanyol gribi salgını döneminde maskelerini sabitlemek için kullanıyorlardı.

İzole olmak deyince elbette kimsenin aklına moda gelmez. Hatta böyle bir durum olabileceğini söyleseniz, yüzünüze tuhaf bir bakış atabilirler. O dönemler de moda, sosyal mesafe sorunsalını çözmek için kullanılabiliyor iken günümüz de neden kullanılmasın ki?

Günümüz de bu tarz kıyafetleri giymek garip bakışlara maruz kalacak olmamıza neden olabilir. O dönemler de bu giysiler özelikle gereksiz teşhiri önlemek amacıyla yapılmış. Aslında şimdi ki zamanla kıyaslandığında, yüzümüzde ki maskenin başkalarına “benden uzak dur mesajı verdiğini de söyleyebiliriz.  

Giyim modası salgın hastalıklar da ki başarısını yıllar, yıllar önce de gösterdi. Örneğin büyük veba salgını sırasında doktorlar sivri burunlu kuş maskeleri kullanılıyordu. Bu da hem korunmalarını hem de sosyal mesafeyi koruduklarını gösteriyordu.

Çapkınsavar Etekler

Krolin adı verilen aşırı kabarık etekler, o dönemde aslında çapkın erkeklerle kadınlar arasında ki mesafeyi korumak için oldukça idealdi. Elbette ki bu etekler bu nedenle yapılmasa da bir süre sonra bu amaçla kullanılmaya başlandı.

Eskiden cüzam hastalarından kıyafetlerinin üzerine bir kalp takmaları isteniyordu. Bir de çan veya tokmak taşımaya zorlanıyorlardı ki başka insanlar kendilerine yaklaştığını duysunlar. Ne kadar rencide edici öyle değil mi? Tüm bunların yaşanmaması için kabarık etekli giyim modası çok daha mantıklı duruyor.

Geçmiş yüzyıllar da sınıflar ve cinsiyetler arasında ki mesafeyi korumak sosyal yaşam piramidinin önemli bir parçasıydı. Hem kamusal yaşam da, hem de sosyal yaşamda kişiler bu mesafeyi korumaya çok dikkat ediyorlardı. O dönemler de sosyal mesafe salgın hastalıklar ile değil, ait olduğunuz sınıfla ve görgü kuralları ile alakalıydı. Giyim modası da bu düşünce için adeta biçilmiş kaftandı. En azından kimi zaman daha düşük sosyal sınıta ki insanlar kendilerini kötü hissetmiyorlardı. Krolin denilen etekler ile Viktorya dönemi kabarık etekleri, iç içe bulunmak zorunda kalınılan sosyal alanlar da adeta cinsiyetler arası bir bariyer oluşturuyordu.

Kabarık etek trendi her ne kadar 15. Yüzyıl İspanyol saraylarına kadar varsa da ancak 18. Yüzyıl ortalarında bir sosyal statü imleci haline geldi. Bu etekler çok kabarık olduğundan, ev işleri yapmayacak kadar rahat olan kadınlar bu etekleri giyebiliyordu. Eteğiniz ne kadar kabarıksa sosyal statünüz o kadar üstte demekti. Ayrıca bu etekler evinizin büyüklüğünü de ele veriyordu. Bir odadan bir odaya bu kabarık etekler ile rahatça geçebilecek bir eviniz olması gerekiyordu.

1850 – 1860 yıllarında bu kafesli krolin adı verilen etekler adeta seri üretime geçti. Böylece orta sınıf kadınlar da bu eteklere ulaştılar. Kısa bir süreliğine de olsa bu kabarık etek modası adeta tüm dünyayı etkisi altına aldı. Adeta bir salgın hastalık gibiydi. O dönemin feminist insanları her ne kadar bu modanın özgürlüğü ve rahatlığı kısıtladığını söyleseler de toplu alanlar da kadın güvenliğini sağlanmanın sofistike bir yoluydu bu etekler. Krolinler sayesinde karşı cins yeteri kadar kadınlara bedensel yaklaşımda bulunamıyor, böylece sosyal mesafe de korunuyordu.

Giyim moda dünyasına yön veren kabarık etekler o dönemler fark etmeden de olsa salgın hastalıklardan korumuş olsa da beraberinde başka bir tehlike getirmişti O dönemler de bir çok kadın alev alan etekleri yüzünden ne yazık ki hayatlarını kaybettiler. Krolin etekler zaman içerisinde yerini etek altına konulan yastıklara bıraktı ve moda dünyası içinde kaybolup gitti. Daha sonra ki yıllar da ise kadınlar çapkın erkeklerden korunmak amacıyla geniş kenarlı şapkalar, şapkaları sabitlemek için iğneler kullanmaya devam ettiler.

Aslında bu kıyafetlerin salgın hastalıklar ile savaşmak için üretilmediğini biliyoruz. Yine de işe yaradığı açık bir gerçek. Şimdi ise Covid-19 salgını modaya nasıl bir yön verir orasını bilemiyoruz. Şimdiden desenli maskeler, dudak hareketlerini gösteren şeffaf maskeler ortaya çıktı. Bakalım bundan sonra giyim modası bizi nerelere sürükleyecek…

Exit mobile version