Geçmişten günümüze ebeveynlik konusunda birçok gelenek söz konusu olmuştu. Ancak bazı gelenekler var ki gerçekten yok artık dedirtiyor. İşte o garip gelenekler!
İşte Ebeveynlerin Çocuklarına Uyguladığı Garip Gelenekler
Çocukların bakımı ve yetiştirilmesi gerçekten büyük bir sorumluluktur. Bazen bunu düşünmek bile korkutucu olabilir. Bazı anne ve babalar, çocuklarını içinde yaşadıkları toplumun bilgisine göre yetiştirirler ve geleneklere bağlı kalırlar. Bunlar, yeni doğan bebekleri domuz yağıyla yıkamak ve 6 aylık bebeklerin kahve içmesine izin vermek de dahil olmak üzere eski bir ebeveynlik yöntemidir.
1. Tuvalet Eğitimi Doğumdan Kısa Süre Sonra Başlıyor
20. yüzyılda ebeveynler bebekler için tuvalet eğitimine birkaç haftalıkken başlıyorlardı çünkü onlara göre tek kullanımlık çocuk bezleri bebeğin tuvalet eğitimi yaşının gecikmesine neden oluyordu. Hatta öyle ki Antik Yunan’da lazımlık kullanımını gösteren bazı eserler ve çizimler de bulunmaktadır.
2. Yeni Doğan Bebeklere Domuz Yağı Banyosu
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında anneler için yayınlanan bir öneri, yenidoğanın cildini kaplayan macunun (vernix caseosa) çıkarılması için bebeklerin yıkanmasını önerdi. O sırada ebeveynler yeni doğan bebeği domuz yağıyla yıkar ve ardından sünger, sabun ve ılık suyla durulardı.
3. Uyku Öncesi Kitaplar Bildiğimizin Biraz Dışındaydı
Söz konusu kitapta çocukların kışın 18:00, yazın ise 19:00’da yatmaları tavsiye edilmektedir. Yazar, aksi takdirde bebeğin erken yaşlanacağını ve hastalık tohumlarının ekileceğini belirtiyor. Ayrıca bebeklerin ve çocukların üşütmemek, ayaklarını ısıtmak ve iyi bir gece uykusu çekmek için yatmadan yarım saat önce koşmalarını tavsiye ediliyor.
4. Zehirli Arsenik Çocuklardan Uzak Tutulmuyordu
Viktorya döneminde, yapay boyanın çok göz alıcı ve güzel bir zümrüt tonu popülerdi. Duvar kağıdı, elbiseler, yapay çiçekler ve hatta bebek arabaları gibi çeşitli ürünlerde yaygın olarak kullanılmaktaydı. Ancak bu rengi elde etmek için kullanılan hammadde, oldukça zehirli bir madde olan arsenik, çocuklardan uzak tutulmuyordu.
5. Emziren Anneler Modaya Uygun Görülmüyordu
Rönesans döneminde aristokrat kadınların bebeklerini emzirmeleri popüler değildi. Figürlerini bozmaktan, sosyal bir hayat yaşayamamaktan, o dönemin kıyafetlerini giyememekten de endişe duyarlardı.
6. Bebeklerin Tırnaklarına Zehirli Kinin Kullanılıyordu
Kinin, şu anda sadece sıtma ve Babesia tedavisinde kullanılan zehirli bir maddedir. Ancak bu durum 1916’da bilinmiyordu. O döneme ait bir kitapta, bebeklerin tırnaklarını emmesini veya ısırmasını önlemek için parmak uçlarına ve tırnaklarına kinin uygularlardı.
7. Çocuklara Karşı İlgi ve Sevgi Gösterilmemekteydi
Ünlü psikolog John B. Watson tarafından 1928’de yayınlanan bir kitapta “Aşırı Anne Sevgisinin Tehlikesi” başlıklı bir bölüm bulunuyordu. Bu bölümde annelerin bebeklerini öpmemesi ve kucaklamaması gerektiği yazmaktaydı. O zamanlar insanlar bir bebeğe çok fazla ilgi gösterilirse onun şımartılacağını ve hak ettiği karaktere sahip olmayacağını düşünmekteydi.
8. Katı Yiyecekler İçin Doğumdan Kısa Bir Süre Sonrası Uygun Görülüyordu
Savaş sonrası dönemde bebek beslenmesi üzerine yapılan bir araştırma, annelerin bebek katı gıdalarını bebek 6 haftalıkken beslemeye başladıklarını göstermiştir. 1960’ların başında yayınlanan başka bir kitapta bir doktor, iki günlük bebeklerin mısır gevreği ile beslenebileceğini söylemiş ve yetişkinler için 6-7 aylıkken çay ve kahve içmelerini önermiştir.
9. Çocukların Sol Ellerini Kullanmalarına Hoş Bakılmıyordu
Ayrıca 20. yüzyılın başlarında solaklık belirtileri gösteren bebekler ve çocuklar yemek yerken ve yazı yazarken sağ ellerini kullanmaya zorlandılar. Bir çocuk sol elini kullanmayı seçerse, bunun cesur kişiliğin bir ispatı olduğuna ve zorla değiştirilmesi gerektiğine inanılırdı.
10. Seyahatte Bebeklerin Sepetle Gezdirilmesi Uygun Görülüyordu
1930’larda seyahat eden ebeveynlerin bebeklerini güvenliklerini sağlamak için bir sepete koymaları önerilirdi. Bebek oto koltuklarının nispeten yeni olduğu düşünülürse 1930’larda verilen bu tavsiyeye “iyi” demek yanlış olmaz. 1960’lardan kalma katalogda, bebeğin seyahat sırasında güvenli ve özgürce hareket edebilmesini sağlamak için reklamdaki arka koltuğa bir sepet yerleştirilmişti.
11. Temiz Hava Almak İsteyen Bebekler Ancak Kafeste Hava Alabiliyordu
20. yüzyılın başlarında, tüberküloz nedeniyle ebeveynlere çocuklarını mümkün olduğunca uzun süre açık, havalandırılmış, güneşli bir yerde tutmaları tavsiye edilirdi. Bu nedenle insanlar pencerelerin dışına takılan bebek kafesleri ile uzun süre bebeklerin güneşlenip temiz hava solumaları için bir yöntem geliştirmişler.
12. Çocuklar Karınlarının Üzerinde Uyuyorlardı
1970’ler ve 1980’ler arasında, çocuk gelişimi uzmanları bebeklere midelerinin üzerine uyumalarını tavsiye ediyordu.. Ancak o zamanki uzmanlar bu uyku pozisyonunun bebeğin ani ölümüne neden olacağını bilmiyorlardı. 1994 yılında uzmanlar bebekleri sırt üstü uyumaya teşvik etmek için bir kampanya başlattı. Sonuç olarak, karın üstü uyuyan bebeklerin sayısı %50 oranında azaltılmıştır.