Denizden gelen güzellikleri, zarar verebilir endişesiyle tüketmekten çekiniyor musunuz? Yoksa ‘Denizden babam çıksa yerim’ diyenlerden misiniz? Deniz mahsulleri hakkında bilim insanları hangi şaşırtıcı gerçekleri ortaya çıkardı. Buyurun su dünyasını biraz daha yakından inceleyelim…
1 – Deniz Mahsulleri Omega 3, Vitamin, Protein ve Mineral Açısından Zengin
Hepimizin çok faydalı olduğu bildiğimiz deniz mahsulleri vitamin, mineral ve kas yapıcı proteinler içeren ayrıca omega-3 yağ asitleri yönünden zengin olması sayesinde hastalıklarla mücadeleye yardımcı olur. Bu kadar besleyici ve hastalıklara direnç sağlayan özellikleri olmasına rağmen, neredeyse hiçbirimiz yeterli miktarda deniz mahsulü tüketmiyor.
2 – Haftada En Az 225 Gram Deniz Mahsulü Tüketilmeli
Yetişkin bir bireyin haftada minimum 225 gram yani yaklaşık iki öğün porsiyon kadar deniz mahsulü tüketmesi 2015 Amerikan Diyet Rehberi’nde önerilmiştir. Başlangıçta kulağa gramajları çok fazla gelmese de birçoğumuz bu miktarın yarısını bile düzenli olarak tüketmiyoruz.
Araştırmalara göre özellikle hamilelik ve emzirme dönemlerinde olan kadınlar haftada ortalama 65 gram deniz mahsulü tüketiyor, fakat Diyet Rehberi’nde tavsiye edilen tüketim miktarı hamile kadınlar için haftada yaklaşık 225 gram ila 335 gramdır.
3 – Bebeklerin Beyin Gelişiminde Deniz Mahsulleri Önemli Rol Oynuyor
Ton balığı ve somon gibi özellikle derin su balıklarında bolca bulunan omega-3 yağ asitleri, bebeklerin beyin gelişiminde önemli ölçüde rol oynuyor. Tavsiye edilen miktarlarda kullanılması da son derece önemlidir. Fakat deniz mahsulleri hakkında sunulan bazı raporlarda bilhassa doğurganlık çağında bulunan kadınlar için yapılan ikazlar tedirgin ediyor.
4 – Deniz Mahsullerinde Yüksek Oranda Selenyum Bulunuyor
Hamilelik ve emzirme döneminde olan kadınlarda deniz mahsullerinde bulunabilecek yüksek cıva oranının toksik bir etki meydana getirebileceği uyarılarına karşın, balıklarda bulunan doğal bir savunma mekanizmasının cıvaya karşı etkili olduğu yeni bulgular arasında yer alıyor. Genellikle deniz ürünleri güvenliği tartışmalarında bu detaydan pek söz edilmez.
Kuzey Dakota Üniversitesi’nden araştırma alanı biyomedikal araştırmalar olan bilim insanı Nicholas Ralston, bu konuyla ilgili şu ifadelerde bulundu: “Balıkta bulunan yüksek oranlardaki selenyum sayesinde cıvanın sebep olabileceği zararlar önlenebilir.” Bu açıklamalara neden olan bilgi ise cıvanın selenyuma tutunma yeteneği olması ve bu tutunma sayesinde toksikliğin nötrlenmesidir.
Nicholas Ralston, okyanusta ve denizde yaşayan balıkların hemen hemen hepsinde selenyum miktarının cıvadan fazla olduğunu belirtiyor. Ayrıca hamile kadınların balık tüketiminin özellikle bebeğin beyin gelişimi açısından oluşabilecek riskleri en aza indirgemesi sebebiyle önemli olduğunu vurguluyor.
5 – Balık Yemeyen Hamileler Beyin Gelişiminde Olumlu Etkileri Bebeklerinden Mahrum Bırakıyor
Hamilelik döneminde deniz mahsulü tüketimi hakkında Dünya Sağlık Örgütü ile Gıda ve Tarım Örgütü’nün ortak gerçekleştirdiği bir sağlık panelinin ardından bir bildiri öne sürüldü. Bildiride, hamilelik döneminde deniz mahsulleri tüketimini sakıncalı bulan ve tüketmeyen kadınların bebeklerini beyin gelişimi için olumlu etkilerden mahrum bırakıyor olabileceklerine yer verildi.
Yani bütün bu bilgiler ve ihtimaller ışığında, köpek balığı eti, kiremit balığı, kral uskumru ve kılıç balığı gibi balıklar dışında lezzetli ve besleyici olmasıyla gönülleri fetheden deniz mahsullerini yeterli ve dengeli miktarlarda tüketebilirsiniz.