Coronavirüs Sebebi İle Fahiş Fiyat Artışlarına Karşı Başvurulabilecek Hukuki Yollar Nelerdir?

Tüm dünya üzerinde yüksek

Tüm dünya üzerinde yüksek risk seviyesi ile pandemik bir salgın olarak yayılmaya devam eden Corona Virüs etkileri her geçen gün artan şekilde maalesef ülkemizde de hissedilmeye devam ediyor.

Bu kapsamda corona virüs salgını ile devlet bazında önemli ve kritik bir mücadele yürütülürken, sayıları az da olsa bazı fırsatçıların bu zor zamanları haksız kazanca dönüştürme gayretlerine de ne yazık ki tanık oluyoruz.

Özellikle maske ve eldiven gibi koruyucu ekipmanlar ile kolonya ve dezenfektan türü virüse karşı koruma etkisi bulunan ürünlerin fiyatları haksız fiyat artışı yapılarak normalin çok üstünde belirlenerek satılabiliyor.

Peki bu şekilde gerçekleşen satışlara karşı başvurulabilecek yasal yollar nelerdir? Bu belirlenen fahiş fiyatlara karşı nasıl bir hukuki yol izlenebilir? Sorumlular hakkında neler yapılabilir?

Bu yazımız ile son günlerin en önemli sorunları arasında yer alan bu konuyu başta ceza hukuku olmak üzere tüketicinin korunması esasları ile borçlar hukuku kapsamında ele alarak ayrıntılı bilgilendirmeler yapacağız.

Son günlerde sorulan bu fiyat artışı durumuna son verilecek mi sorusunun cevabını Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan Ticaret Bakanlığı toplantısında yapılan Corona Virüsü ile mücadele toplantısında verdi. Mart 2020 ‘ e bomba gibi oturan ölüm ve hasta vakaları yükselirken; aynı zamanda fahiş fiyat artışı da kendisini katlayarak ilerlemeye devam ediyor.

Bu kapsamda herhangi bir ürünün normalde çok yüksek fiyata satıldığı görüldüğünde ALO 175 aracılığı ile ihbar etme hakkı doğdu. Bu konu ile ilgili açıklama yapan Bakan Pekcan birçok son dakika haberi konusu oldu.

Türkiye ve dünya ülkeleri tarafından büyük bir metanetle savaşılan yeni tip corona virüse karşı daha dikkatli olunması gerekirken; aynı zamanda ekonominin de dengeli tutulması gerektiğini dile getiren Pekcan, ülke refahı için çalıştıklarını ve sağlıklı bir şekilde bu sürecin atlatılması için tüm Türkiye halkının desteğini istedi.

Sözleşme Serbestisi Nedir ? Fiyatların Tespitinde Bir Sınır Var mıdır?

Belirtilen şekilde öncelikle koruyucu malzemeler üzerindeki bu aşırı fiyat artışları noktasında ileri sürülen serbest piyasa savunmalarını ve sözleşme serbestini incelemek gerekir.

Küresel bazda hakim olan liberal piyasa ve ekonomik düzen nedeni ile kamu makam ve otoritelerinin fiyatlara doğrudan bir etkisi mümkün değildir. Borçlar Kanunu ve mevzuatı kapsamında ülkemizde de sözleşme serbestisi bulunur.

Bu durumda genel kural olarak, sözleşme konusu ürünlerin istenilen fiyattan satılabilmesine, sözleşme hükümlerinin serbestçe belirlenebilmesine olanak tanır. Ancak bu sözleşme serbestisinin de genel ahlak kuralları gibi bazı sınırlayıcı istisnaları bulunur. Bu istisna durumlarından birini de ‘ Tüketicinin Korunması ’ konusu oluşturur.

Bu nedenle normalin çok üstünde belirlenen bu fiyatların, alıcıların zor durumda (yakın Corona Virüs tehlikesi) olmasından yararlanarak belirlenmesi de sözleşme serbestisi içinde değerlendirilemez ve bu şekilde yüksek fiyat belirleyenlerin hukuki ve cezai anlamda sorumlulukları doğar.

Alıcının Zorda Kalmasından Yararlanma

Bu yapılan açıklamalar ışığında, Corona Virüs etkisi ile başta koruyucu malzemeleri edinmek isteyen alıcıların içinde bulundukları zor durumdan yararlanmak sureti ile fahiş oranlarda fiyat belirlenmesi gerek Tüketicinin Korunması Kanunu, gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse de Türk Borçlar Kanunu düzenlemeleri kapsamında korunmaz ve satıcıların hukuki sorumlulukları bulunur.

Peki bu hukuki sorumluluğun boyutu nedir? Tüketiciler hangi yollara başvurabilirler?

Ceza Hukuku Anlamında Sorumluluk

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 237. Maddesinde düzenlenen ‘Fiyatları Etkileme’ suçunda, besin ya da malların değerlerinin artması veya eksilmesi sonucunu doğurabilecek şekilde ve bu amaçla haber yaymak yahut benzer hileli yollara başvurmak yasaklanmış ve 3 aydan 2 yıla dek hapis cezası ile müeyyide altına alınmıştır. Bu eylemler neticesinde sonuç oluşmuş yani besin ya da malların fiyatlarında artma veya eksilme gerçekleşmiş ise 237. Maddenin 2. Fıkrası ile 1/3 oranında bir artırım da söz konusudur.

Somut olayın özelliklerine göre bu suçun oluşup oluşmayacağı her olay bakımından ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus olmakla birlikte bu kanun kapsamında cezai süreçlerin başlatılması kriz fırsatçıları açısından mümkün görülmektedir.

Bu yol ile bir sürecin başlaması ise Cumhuriyet savcılıklarına ya da savcılık koordinesinde çalışan polis ve jandarma birimlerine yapılacak başvurular ile mümkündür.

Tüketicinin Korunması Kanunu Kapsamında Sorumluluk

Bu şekilde aşırı fiyat belirlemesinde satıcıların diğer bir sorumlulukları da 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu 62. Madde düzenlemesi uyarınca ‘Haksız Ticari Uygulama’ yasakları kapsamında belirlenmiştir. Kanunun bu düzenlemesinin uygulanmasına yönelik çıkartılan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde de hangi hallerin bu haksız ticari uygulamaları oluşturabileceği 28, 29, 30 ve 31 maddelerde ayrıntılı olarak sayılmıştır.

En basit tanımı ile ticari bir uygulamanın 

Mesleki özenin gereklerine aykırı bulunması,Hitap edilen tüketici grubunun ortalama üyeleri yönünden hizmet ya da mala ilişkin ekonomik alışkanlığın aşırı derece bozulmasına veya bu ihtimalin ortaya çıkmasına neden olması, haksız ticari uygulamayı oluşturur.

Bu haksız ticari uygulamalara karşı tüketicileri korumak için Tüketicinin Korunması Kanunu 63. Madde düzenlemesi ile oluşturulan Reklam Kurulu,  bu şekildeki haksız uygulamalar nedeni ile sorumlu kişilere idari para cezası verebilme ve 3 aya dek ticari faaliyetleri durdurma yetkilerine sahiptir.

Reklam Kurulu Yönetmeliği ile Reklam Kurulu ve İhtisas Komisyonlarına başvuru esasları da belirlenmiştir. Reklam Kuruluna yönelik yazılı ve elektronik ortamda başvuru imkanı vardır.

Ayrıca bu dönem içerisinde Alo 175 Tüketici Hakkı ve 189 VİMER hattı da tüketicilerin başvurabileceği diğer başvuru yer ve imkanları arasında bulunur.

Bu yukarıda ayrıntılı olarak belirlenen yöntemlere başvurarak, etkileri tüm dünya çapında sağlık ve ekonomi anlamda yoğun sıkıntılara neden olan Corona Virüs günlerinden yararlanmak isteyen fırsatçılara imkan verilmemelidir.

Sayıları az da olsa alıcıların içinde bulundukları zor durumdan faydalanmak isteyenlere yönelik yasal hakların kullanılması vicdani açıdan da önem taşır.