Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından “Kanun Yararına Bozma Talebi” ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi önüne gelen boşanma dosyası ilginç bir olayı gündeme taşıdı. Bu talep üzerine Yargıtay’ın verdiği karar ile gündeme gelen, yerel mahkemece verilmiş WhatsApp üzerinden boşanma kararı kamuoyunda tartışmalara yol açtı.
Peki, yerel mahkeme nasıl karar vermişti? Temyiz mercii olan ve kararları ile uygulamaya yön veren Yargıtay konuya ilişkin ne dedi? İşte, hukuk tarihine geçecek nitelikte bir olay…
Aile Mahkemesince Verilen Boşanma Kararı
Aralarında geçimsizlik bulunan bir çift avukatları vasıtasıyla, anlaşmalı boşanma için Aile Mahkemesine başvuruda bulundular. Aile Mahkemesine sunulan anlaşmalı boşanma protokolünün taraflar tarafından değil, taraf vekili olan avukatlar tarafından imzalanmış olması nedeniyle hakim, Fransa’da hayatını sürdüren kocanın ifadesini almaya karar verdi.
Mahkeme hakimi bu doğrultuda, Fransa’da yaşayan kocayı ifadesini alabilmek amacıyla, davacının oğlunun cep telefonunu kullanarak WhatsApp üzerinden görüntülü olarak aradı. Hakim, Fransa’da yaşayan koca ile görüntülü olarak gerçekleştirdiği görüşme sonrasında, çiftin boşanmasına dair karar verdi. Boşanma kararı ile birlikte ortak çocukların velayeti anneye verilirken, kocanın da kadın ve çocuklar lehine nafaka ödemesine hükmedildi.
Verilen bu boşanma kararı, taraflarca ya da vekillerince temyiz edilmemesi nedeniyle, 2018 yılında temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşti.
Kanun Yararına Bozma Yoluna Gidildi
Temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karardaki hukuki hatanın tespit edilmesi üzerine 2021 yılında Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü söz konusu dosyada kanun yararına bozma talebinde bulundu. Bu talepte ‘Mahkeme hakiminin, tarafları bizzat dinlemesi gerektiğine ve tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesinin şart olduğu’ ifade edilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 166/3 maddesine vurgu yapıldı.
Türk Medeni Kanunu Ne Diyor?
Konuya ilişkin yasal düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu 166/3. Maddesi düzenlemesi ise aynen şu hükümleri içeriyor:
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Nasıl Karar Verdi?
Kanun Yararına Bozma Yolu ile dava dosyası önüne gelen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, dosyaya sunulan anlaşmalı boşanmaya ilişkin protokolün taraflarca değil, tarafların vekilleri tarafından imzalanmış olduğu, bunun yanında duruşmalarda kocanın hazır bulunmadığı, Fransa’da bulunması sebebi ile oğlunun cep telefonu üzerinden kocanın aranarak beyanlarının duruşma tutanağına geçirildiği ve tarafların boşanmasına bu şekilde karar verildiği tespitlerini yaptı.
Bu tespitler sonrası Yargıtay 2. Hukuk Dairesi; Davacı ve de davalı asıllar tarafından imzalanmış bir anlaşma protokolü bulunmaksızın ve davacı erkek de duruşmada hazır edilerek mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeksizin, Türk Medeni Kanunu 166/3 maddesi gereğince tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirleyerek, yerel mahkeme kararını bozdu.
Böylece, cep telefonu üzerinden yapılan görüşmeye dayalı olarak verilen boşanma kararınının hukuka uygun olmadığı Yüksek Mahkeme tarafından tespit edilmiş oldu.