Barış Özcan kimdir sorusu son dönemlerin en popüler sorularından biri olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medya kullanan kişilerin yakından tanıdığı bir kişi olarak bilinir. YouTube’da kişisel gelişim adına kaliteli içerikler izlemek isteyen çoğu kişinin aklına gelen ilk isimlerden birisidir. Videolarını üç ana başlık altında toplar; sanat, tasarım, teknoloji. Kendi isminde YouTube kanalı ve web sitesi mevcuttur.
Barış Özcan kimdir kısaca özetlemek gerekirse; sanat, tasarım ve teknolojiyi çok yakından takip eden, meraklı bir araştırmacı olduğunu söyleyebiliriz. Farklı alanlara olan ilgisi sadece araştırmak ve merak etmekten ibaret değildir. Kendisi çok iyi bir kameraman, ses yöneticisi, yazılım üreticisi, belgesel yapımcısı, kısaca bu alanlarda bilgiyle beraber yeteneğe de sahiptir. İçeriklerini hazırlarken sadece araştırıp derlemekle kalmıyor, hayata dair farklı pencerelerden bakmamızı da sağlıyor.
Barış Özcan ve Oğlu
Barış Özcan kimdir sorusuna cevap arayan kişiler popüler youtuberın oğlunu da oldukça merak ederler. Çünkü Barış Özcan ve oğlu Sufi Özcan birlikte de çok anılır. Her yıl 23 Nisan’da oğlu ile beraber video içeriği hazırlarlar. Yaşından dolayı her geçen yıl geçirdiği değişimi, büyüyüşünü görmek takipçiler için çok heyecanlandırıcı bir durum olarak görülür.
Özcan aynı zamanda kanalındaki içeriklerde oğluyla gezdiği yerlerde yaptıkları kamplardan, okudukları kitaplardan da içerikler üretmektedir. Bazı canlı yayınlarında arkalarda tıpır tıpır bir Sufi görmeniz çok doğaldır.
Barış Özcan YouTube Kanalı
İçerik üreticisi Barış, hazırladığı içerikleri hikâyelerle bize aktarıyor. Youtube kanalına sahip olan Barış’ın 5 milyona yakın abonesi mevcuttur. Hazırladığı videoların metinlerini ayrıca web sitesine de ekliyor. Kendisine son birkaç yılın yükselen mesleklerinden olan “storyteller”(hikâye anlatıcısı) da diyebiliriz. Dünyanın en çok araştırılan matematik sorunlarından olan “tramvay problemi” gibi bir içerikte nasıl duygulanılır, hatta ağlanılır, ancak izleyince görebilirsiniz.
NASA ve SpaceX’ten canlı yayınları Barış Özcan Youtube kanalı üzerinden takipçileriyle de paylaşıyor. Birlikte ders çalışalım, arka plana koyduğum müzikleri birlikte dinleyim gibi gibi çeşitli etkinlikleri de canlı yayınlıyor. Pandemi döneminde ise Perşembe akşamları birlikte film izleyip analiz edelim geceleri düzenlemiştir.
Barış Özcan Kimdir? İnstagram Hesabı Var mı?
Barış Özcan instagram hesabını aktif olarak kullanmaktadır. 1.1 milyon takipçisi vardır. NASA, SpaceX merkezlerinden canlı yayın yapacağı zamanlarda buradan bilgi verir. Yeni video içerikleriyle ilgili anketler yapmak istediğinde, herhangi bir çekiliş yapacağında, film analizi geceleri gibi etkinlik duyuruları için instagram’ı sıkça kullanır.
Barış Özcan Teknoloji ve Sanat
Barış Özcan kimdir diye baktığınızda pek çok farklı içerikte videoları olduğunu görürsünüz. Bu içerikler arasında sanatta teknolojinin kullanıldığı eserleri görmek mümkündür. Bunların yanında çeşitli türlerdeki eserleri de kendi kullandığı teknik yöntemlerle anlattığı içerikleri de izlemeye değerdir.
Sanat ki tarihi yüz binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Teknoloji ise birkaç yüzyıl öncesine kadar yoktu. İlerleme hızı belirleyemediğimiz kadar yüksek olan teknoloji, sanatın içine kendini çok güzel yerleştirdi. Sanki binlerce yıldır beraberlermiş gibi birleştiler diyebiliriz.
Bu duruma; evlerimize kapandığımız Pandemi sürecinde, kilometrelerce ötelerden üç boyutlu gezebildiğimiz müzeleri örnek verebiliriz. Barış da bu yönden bizlere çok faydalı ve bilgi verici videolar hazırlamaktadır. Biz de bu yazımızda sizlere Barış’ın youtube kanalında yayınladığı en güzel videolardan 5 tavsiye vermek istedik.
1- Tarihin En Büyük Teatral Gösterisi – Cirque Du Soleil
Dans hareketlerinin tasarımına koreografi denir. Sinema’da kamera, efekt, ışık ve kamera seçimi disiplinine sinematografi denir. Tiyatro sanatında ise seyircilerin oyuna dahil olması için düzenlenen ışık, ses, kostüm, makyaj disiplinlerine ise skenografi denir. Bu yöntemle seyircilerin sahnede anlatılan hikâyenin bir parçası olmaları için çalışılır.
Aristo, Poetika isimli eserinde bunu böyle tanımlamış. Aslında sanatın her alanında amaç budur diyebiliriz. Ortaya bir sanat eseri koyulduğu zaman bakan ondan etkilensin, içine dahil olsun, kendinden bir parça veya sanatçısından bir parça bulsun. Bahsi geçen teatral gösteride de bu üç disiplin bir arada.
Skenografi adına en çok harcama yapılan, en büyük sahneye sahip ve en karmaşık teknoloji bulunduran en’lerle dolu bir tiyatro. Hangi şehirde, hangi binada, kaç metre yüksekliği, kaç kamera ve kaç oyuncusu var gibi soruları tabii ki videoyu izlediğinizde öğrenebilirsiniz. Barış Özcan girişte bahsettiğimiz mesleki bilgi ve yetenekler ışığında bu teatral gösterinin perde arkasındaki çabayı çok iyi anlayıp değerlendiriyor.
Her sahnenin seyircinin gözü önünde geliştiği bir tiyatro sahnesinde, ses ve ışık efektlerinden daha üstün nasıl bir teknoloji olabilir ki diye düşünmüş olabilirsiniz. Videoda yer alan tiyatro sayesinde öğreneceğiniz skenografi disiplini aslında o zamanlardaki antik tiyatrolardan esinlenerek ortaya çıkmıştır. Günümüzde geliştirilen bu teknoloji çoğu ünlü şarkıcının konserlerinde de kullanmaktadır.
“Güneş Sirki” anlamına gelen “Cirque Du Soleil” Ka, O, Alegria isimli teatral gösterileriyle bilinirdi. Bu tiyatrolarla ve diğerlerinden çok farklı olan sirkle tanışmak için videoyu mutlaka izlemelisiniz. Barış Özcan en sevdiği Cirque Du Soleil tiyatrosu olarak videoda Ka’dan bahsetmesine rağmen, Alegria olduğunu belirtiyor. Oradan alıntı yaptığı cümleler ise gerçekten duvara asabileceğimiz derecede anlamlılar:
Eğer sesin yoksa… ÇIĞLIK AT!Eğer bacakların yoksa… KOŞ!Eğer umudun yoksa… İCAT ET!
2- Banksy’nin 8.000.000 TL Değerindeki Tablosu Neden Kendini İmha Etti?
Balonlu kız resmine çoğumuz rast gelmişizdir. Ama resmin hikâyesini kaçımız biliyor? Peki, kendi kendini imha eden tablonun o resim oluşunu… Belki de Barış Özcan bu içeriği hazırlamasa çoğumuz kendilerine aşina olduğumuz o eserlerin Banksy’ye ait olduğunu öğrenemeyecektik. Kulağa ilk garip gelen şey bir resim nasıl kendini imha edebilir sorusudur. Bu sanatı teknolojiyle birleştiren kısım da burada başlıyor. Hem de dünyaca ünlü bir müzayede de.
Şimdiye kadar satılan en pahalı tablo olmamasına rağmen kimse o tabloyu bu tablo kadar konuşmamış. Yüksek ihtimalle kendini imha etmeseydi bu tablonun değeri bu kadar da olmazdı. Acaba satılmaması için mi yapıldı yoksa görsel bir şov mu yapılmak istendi? Ama tabloyu Banksy’nin kendisi de satmamış. Tüm bu soruları cevapları videoda çok güzel işleniyor.
Tablonun bozulması sanatçı için çok da sorun olmamış. Barış Özcan, sanatçının grafitiyle uğraştığı için buna zaten alışkın olduğunu söylüyor. Bu olayı da Picasso’nun bir sözüyle açıklamış: “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür.”
Banksy hakkında çok bilgi yok. Kendisinin grafitiler yapan bir ressam olduğu biliniyor. Hakkında Black Mirror dizisinin yapımcısı Charlie Brooker bir köşe yazısında yaptıklarının yalnızca aptallara zekice göründüğünü yazmış.
Müzayedenin yapıldığı yıl yazmış olsa da tabii ki olaydan önce yazılmış. Aslında bir köprü kenarına çizilen balonlu kız tablo oluyor, özel bir gösteri ile de alıcısına kavuşuyor. Burada sanat olan grafiti mi, tablo mu, kendini imha etme şovu mu karar vermek zor. Tabii ki en büyük olay sanatçının yaratıcı fikirleri olsa gerek. İçini anlamlarla doldurduğu resmini teknolojiden faydalanarak unutulmaz bir eser ve şov haline getirdi.
Bir müzayede sırasında performans gösterimiyle satılan ilk eser ünvanını aldı ve yeni bir ismi oldu; Çöpteki Aşk. Banksy’yi bu gösterisi ile Pisacco’ya nasıl benzetmişler? Barış Özcan olayla ilgili herkesin ya gösteri ya da teknik kısımlarla ilgili konuştuğunu kendisinin biraz da resmin anlamına odaklanmak istediğini söylüyor. Peki, sizce kız balonu yakalamaya mı çalışıyor, uçurmaya mı?
3- Bu Resme Bakınca Ne Görüyorsunuz?
Barış Özcan kimdir? Bu videosunda bir Sherlock Holmes edasına bürünüyor. Video, dizinin üçüncü sezonunun yedinci bölümünde yer alan bir sahneyle başlıyor. O sahnedeki bir köprüye odaklanıyoruz ve yıllar önce onu, daha önce denenmemiş bir fikirle, çizmek isteyen Fransız ressam Claude Monet’e bakıyoruz.
Time laps adı verilen hızlı çekimin teknolojinin hiçbir izinin olmadığı bir dönemde, fırça ve boyalar ile tabloya nasıl aktarıldığına tanıklık ediyoruz. Yani ressam aynı köprünün farklı zaman dilimlerindeki halini tek bir resimde bakanlara aktarmak istemiş. Bu amaç için Londra’ya farklı zamanlarda gidip 37 farklı tablo çizmiş.
Bunlarla ışığın, sisin, buğunun farklı etkilerini yansıtan muhteşem bir sanat çalışması oluşturmuş. Bu tablolardan sekiz tanesi bir müzede sergilendiği dönemde bilim insanlarının ilgi odağı olmuş. Ve ışık dalga boylarıyla ilgili, pigmentlerle ilgili araştırmalar yapmışlar. Sanata yeni bir bakış açısıyla bilimsellik kazandırdığını keşfetmişler.
Barış Özcan bilim insanlarının görüşlerini aktarırken görme yeteneğimizle ilgili bazı bilgileri şaşırtıcı örneklerle bize aktarıyor. Bu sayede time laps sahneleri veya Monet’in tablolarını nasıl gözlemlediğimizi açıklıyor.
Sanatçının yaşatmak istediği duygularla başlayan video gözümüzün özelliklerinden teknolojinin renkleri nasıl kullandığına doğru ilerliyor. 2001 Uzay Macerası filmindeki bilgisayarın kırmızı ışıklı yapay zekâsı ile tanışıyoruz. Ardından adeta Sherlock olup çıktığımız bu yolculukta sanatta bilimin ve kültürün izlerini görüyoruz. Daldan dala atladıktan sonra dizinin sahnesine geri dönüp baktığımızda köprünün çok ilginç bir yanıyla karşılaşıyoruz.
4- Yapay Zekâ Sanatçı Olabilir mi?
500 yıl önce Holbein isimli ressamın çizdiği bir tablodaki şekli bozuk nesneyi görerek bu videonun hikâyesini dinlemeye başlıyoruz. Dikkatli bakınca ne olduğu anlaşılıyor. Photoshop’un icat edilmediği zamanlarda bir ressam nasıl öyle karmaşık bir şekilde o nesneyi ekleyebildi? Ressamın ayna ve mercek yardımıyla çizdiğini düşünürsek demek ki teknoloji sanat için yüzyıllar öncesinden kullanılmaya başlanmış. Bunun farklı sanatçılarda farklı etkileri görülmüş.
Nietszche’nin daktilo kullanmadan önceki yazıları ile kullanmaya başladıktan sonraki yazılarında farklılıklar görülmüş. Nietszche bu durumu yazı araçlarına bağlamış ve Barış Özcan da kalemin klavyeden keskin olduğu iddiasında. Belli bir zamana kadar teknoloji araç olarak kullanılmış. Kendisi bu videoyu hazırlarken “Peki daha ötesine gidilebilir mi? Yani yapay zekâ sanatçı olabilir mi?” sorusunu sorarak yola çıkmış.
Google’ın ürettiği yapay zekâ “Deep Dream” (Derin Düş) ile tanışıyoruz. Düşünebilen değil, düşleyebilen bir yapay zekâ. Gördüklerini benzeten onlardan yeni görseller oluşturan bir sistem bu. Ardından dünyanın ilk yapay senaristi Benjamin ile tanışıyoruz. Evet, senarist ama insan değil. Bu senaryoyu nasıl yazmış, kendi filmine nasıl müzik bestelemiş videoda hepsi var. Tabii ki buna gerçek bir sanat eseri demek ne kadar doğru tartışılır, diyor devamında.
Başta şekli bozuk nesnenin var olduğu tablo, yedinci dakikada alıntıladığı filmin içinde bir sahnede geçiyor. O bize tablo ile filmdeki sahnenin ortak yanlarını da gösteriyor. Tabloda ressamın koymuş olduğu manaları çözünce gerçek sanat ruhuna dair çok önemli izler görüyoruz. Teknolojinin yapması şimdilik pek de mümkün olmayan izler.
5- Kodlayarak Nasıl Sanat Yapılır?
Reklam panolarının bazılarında uçan kaçan videolara denk geliriz. Sürrealist videolar, ışık gösterileri, renk akışları vb… Bazı gökdelenlerin ekranlarında veya duvarlarında da bu şovların yapıldığına, gerçekte olmasa bile filmlerde, rastlamışızdır. Hiç bunların nasıl yapıldığını düşündünüz mü? Bu videoya denk gelene kadar bu şovların kodlama sanatı olduğunu belki de bilmiyordunuz.
Modern sanat dediğimiz bu şovlar gerçekten gözlerimizi alamayacağımız kadar ışıltılı bir dünya. Barış Özcan bu videoda farklı çeşitlerdeki açık kaynak kodlu eserlerden örnekler vermiş. Bir resim düşünün ki her noktasında bir kuşun sesini barındırsın. Resim ve ses nasıl mı bir araya gelir derseniz unutmayalım ki modern sanatlarda artık her şey mümkün. O zaman resmi görmek mi lazım yoksa duymak mı?
Videoda bahsi geçen eserlerin öyle ilk bakışta çözülüp hayran kalınan eserler olmadığını öğreniyoruz. Hikâyelerini de bilmek lazım. İnteraktif olmayan dünyada resimlerin malzemesi boyalar iken, sanal dünyada ise kodlamalar bu resimlerin malzemesi haline geliyor. Bu kodlamalar nasıl bir araya gelip bir sanata dönüşür bu açıklamaları merak edelim, öğrenelim ve işin ustalarından dinleyelim. Onlardan bazıları, kuş seslerinin resimleyen tasarımcılar gibi, bu kodları açık kaynak olarak dünyayla paylaşmışlar.
Teknolojiyi kullanarak nasıl sanal bir resim yapabilirim derseniz o kodlarla sizde aynısını deneyebilirsiniz. Böyle modern sanatlardan bahsedince bizlerin bu tür şeylerden uzak olduğunu düşündüğümüz zamanlarda oluyor. Ama yine Barış Özcan YouTube kanalında “Arşiv Rüyası” isimli videoda, aynı isimli serginin tasarımcısı olan Refik Anadol ile tanışıyoruz. Bu videoda da “Eriyen Hatıralar” isimli modern sanat çalışmasını görüyoruz. Malzemesinin ise yapay zekâ olduğunu…