Arkeolojik Kazı ve Antik Kentler Aynı mı? Arkeoloji Neden Sadece Antik Kentlerle Bağdaştırılıyor?

Arkeolojik kazı ve antik

Arkeolojik kazı ve antik kentler birbiriyle bitişik şekilde düşünülmektedir. Kazılardan çıkan tarihi eserler, kalıntılar genellikle Antik Yunan tarihi ile bağdaştırılıyor. Bu tür yerlerin turistik değerinin olması ve değer katan özelliği odak noktasında değişmeler yapabilir.

Arkeolojik Kazı Nedir?

Bir alanda yapılan kültürel miras kalıntılarının, bazı aletler kullanılarak çıkarılması süreci arkeolojik kazı şeklinde nitelendirilmektedir. Geçmişte yaşayan toplumların nerede yaşamını sürdürdüğü ve öldüklerinde nerede gömüldükleri her daim merak konusu olmuştur. Karmaşık bir tarih algısı olduğu düşünülürse kazı süreçlerine yeterince önem verilmediği görülecektir.

1.  Arkeolojik Kazı Aletleri Neler?

Bir alanda arkeolojik kazı yapılacağında ortam koşullarına göre aletler seçilecektir. Ne kadar süre boyunca kazı yapılacağı doğrultusunda hedeflenen aletlerin nasıl muhafaza edileceği kararlaştırılmalıdır. Yaygın şekilde mala, fırça, kazı yapmak için kürek türleri düşünülebilir. Dişçi aletleri detay kazılarda epey faydalı olur. Kazılan alanları sınıflandırmak için şeritler de kullanılabilir. Güneş altında kazı yapılacaksa mutlaka cilt koruyucu önlemler, şapka vs. temin edilmelidir.

2. Türkiye’nin Antik Kentler Listesi’nden Örnekler | Türkiye Antik Kentler Haritası

Türkiye antik kent arkeolojik kazı çalışmalarının örnekleri sıralanırsa bazı öne çıkan yerler şöyledir:

Göbekli Tepe, Şanlıurfa’da en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor.Çatalhöyük, Konya’da – toplumsal hayata geçiş ve tarımın başlangıcı anlamını taşıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.Efes, İzmir’de Helenistik ve Roma dönemlerinden kalıntılar taşımaktadır.Troya Çanakkale’de Truva Atı hikayesinin yaşandığı yerdir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.Zeugma Antik Kenti, Gaziantep’te tarihin her döneminde en önemli kentlerden biri durumundadır.Bergama Antik Kenti, İzmir’de ilk Asya kütüphanesi özelliği taşımaktadır. Ayrıca en dik tiyatro da burada inşa edilmiştir.

Arkeolojik Kazı Olmadan Antik Kent Bulunur mu | Tarihi Kentler Keyfi Şekilde Yok Edilmek mi İstendi

Antik kentler arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmaktadır, ancak bazı kentler kendiliğinden zaman içerisinde gün yüzüne de çıkabilir. Birbiriyle zorunlu bir nedensellik aramamak gerekmektedir. Kazı çalışmalarıyla özdeşleştirilmesi, geçmişte patlayıcı maddelerle yok edilmeye çalışılması yorumları da yapılmaktadır. Tarihi bilgilerin Hristiyanlık –Müslümanlık karşıtı şekilde yönlendirilmesi ve gerçek dışı şekilde Yahudilere atılan bir suçlama iddiaları da doğrulanmaktadır.

Yüzyıl Savaşları Dönemi bitiminde Osmanlı İmparatorluğu genişlerken,  bir grup gizli akıl hastalarının planları da anlatılmaktadır. Kendi yeni tarihlerini oluşturmak isteyen kişi odaklı oluşumlar, İngiltere Fransa anlaşmasının sürdüğü akla yatkındır.

Ortaya çıkan antik kent kanıtlarını kapatma eğilimi tarih boyunca bir grup üzerinde toplanmaktadır ve bu grubun aslında Siyonistlerle de alakası yoktur. Çünkü Yahudilik, Siyonizm ve Masonluk kavramları birbirine yabancılaştırılmaktadır. Örneğin İsrail’in Amerika’daki David Rocafeller tarzı bir yayılmacılık anlayışından bihaber olması gibi durumlar değerlendirilebilir.

Ege Antik Kentler Haritası | Yunan Antik Kentleri Nerede Yoğunlaştı?

Düz mantık bir çıkarım yapıldığında Yunan Antik Kentleri Yunanistan’a yakın bölgelerde daha çoktur. İzmir Efes başta olmak üzere Antalya batısı ve Ege Bölgesi genelinde bolca antik kent bulunabilir. Fakat biraz daha dikkatli bakıldığında antik kentler Türkiye genelinde değişik şekillerde görülebiliyor. Bazı yerlerde Ege Bölgesi’ndeki gibi dikey sütunlar yer alırken, geniş ve derinlemesine yaşam alanları da mezar harici görülebiliyor.

Dönemlere göre Türkiye antik kentler haritası bu açıdan çeşitlenmektedir. Tarih ve arkeoloji yorumcularına göre dikey oluşumlar savaş getiren toplumların yaşam alanı kurma çabalarını temsil ediyor. Sembolik dikey yapılaşmanın Antik Mısır Dönemi’ndeki ülkeden kovulan Firavunlarla da alakalı olduğunu savunanlar bulunuyor.

Taşkınlıklar nedeniyle Güney Amerika’da yaşadıktan sonra Yunanistan’a yerleşen kabilelerin Türkiye’de varlıklarını sürdürdükleri de iddia ediliyor. İspanya ve Avrupa kıtası üzerinden bu bölgeye gelen ve gittikleri hiçbir yerde barınamayan topluluklar hakkında ilginç detaylar bulunmaktadır. Gizli akıl hastası ve genetiği bozuk topluluklar şeklinde her toplumda bölücü oldukları ve istenmedikleri düşünülüyor.

Normal Olanın Düşmanlığa Dönüştürülmesi! Antik Kent Yerleşim Yerleri | Arkeolojik Kazı Çalışmaları

Antik kent yaşam alanlarında korunma bakımından genelde çelişkili bir durum olduğu fark edilmektedir. Depreme ve dışarıdan gelecek felaketlere karşı insanlar yer altını her zaman güvenli bulmuşlardır. Mısır Piramitleri ardından yerleşimin yer altında devam etmesi bir yanda gün yüzüne çıkarılması istenen ve düşmanlık amaçlı bir inşaattan bahsedilebilir.

Yaşam alanı mücadelesi ve savaşlar arasında doğrudan bağlantı olduğu düşünülürse şu sorular akıllara geliyor:

Tarihte eski dönemlerde yer altı şehirleri neden bu kadar baskındı ve ne oldu da gün yüzüne çıkan bir yerleşim düzeni oluştu?

Depremlerden sürekli kötü etkilenen bir insanlık düşünülürse yer altında yaşam alanları mümkünken ısrarla neden zararlı olan normalleşti?

Mimari açıdan yapılan düzenleme çalışmalarının tarihi ile Yüzyıl Savaşları ve Dünya Savaşları birbirine zincirleme şekilde bağlı olabilir mi?

Antik kent oluşumlarının başlangıç dönemleri ve devam ettiği yöndeki çelişkiler neden yaşandı? Başta Doğu Anadolu’da oluşması, batı şehirlere kayması Ermeni Krallığı’nın son dönemindeki bir grup akıl hastasıyla alakası olabilir mi? Her türlü topluluktan kendisini gizlemeyi başaran genetik ve ruhsal sorunları olan topluluklar günümüzde de yaşıyor olabilir mi?

Arkeoloji kazı çalışmaları hakkında farklı örnekleri link üzerinden bulabilirsiniz.  Antik kent konusuyla ilgili okumalarda daha detaylı bilgi elde edebilirsiniz..