Araştırmalar Kanıtladı: Teknoloji Çocukların Sosyal Becerilerini Etkilemiyor!

Siz de telefon ve

Siz de telefon ve tablet gibi teknoloji içeren ürünler ile oynayan çocukların asosyal olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da bu ürünler size çocuklar için fazla mı sakıncalı geliyor? İşin özü aslında öyle değilmiş. İşte, detaylar!

Teknoloji Ürünleri Çocukların Sosyal Becerilerini Azaltmıyor!

Teknoloji ürünleri ortaya çıktığından beri özellikle otizm vakaları çocuklar da fazlasıyla görülmeye başlandı. Özellikle bu aletlerin çocukların sosyal becerilerini azalttığı, tabiri caizse “evden çıkmaz, sokağa inmez” bireylere dönüştürdüğü çokça konuşulan konular arasında yerini alıyor.

Peki işin özü gerçekten böyle mi? Teknoloji tasarım ürünleri gerçekten çocukların sosyal becerilerini etkiliyor mu? İçe kapanık, odasından çıkmayan çocukların sayılarının artması, yaşıtlarıyla iletişim kuramayan çocukların fazlalaşmasında teknoloji tek başına bir etken olabilir mi?

Her ne kadar bu soruların yanıtlarına yıllardır ”evet” diye cevap versek de Ohio Devlet Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir araştırma gösterdi ki akıllı telefonlara, tabletlere ve sosyal medyaya rağmen şimdiki çocuklar, daha önceki nesil çocuklarından çok daha sosyal!

Bir Önceki Nesil ile Şimdiki Nesli Karşılaştırdılar

Araştırmacılar, 1998 yılında yani facebook henüz kullanılmaya başlanmadan tam 6 yıl önce anaokuluna giden öğrencilerin öğretmen ve ebeveyn değerlendirmelerini, 2010 yılında yani İpad’in ilk çıktığı zamanda anaokuluna başlayan çocuklarınki ile karşılaştırdılar.

Sonuçlar gösterdi ki her iki türde ki çocuk grubunun da birbirlerine benzer şekilde arkadaşlık kurma, ve değişik insanlar ile iyi geçinme gibi iletişim becerileri üzerinde derecelendirdiklerini gösterildi. Öfke kontrolü, öz kontrol gibi konularda da yine benzer şekilde derecelendirdiler.

Sosyoloji Profesörü Douglas Downey çocukların hala iyi durumda olduğunu belirterek ekledi;

“Yaptığımız hemen hemen her karşılaştırmada, çocukların sosyal becerileri ya aynıydı ya da daha sonra doğan çocuklarda bir miktar daha fazlaydı.”

Magic box adı da verilen sihirli kutuya yani televizyona ya da ekrana fazla maruz bırakılan çocukların sosyal becerilerinin az olduğuna dair kanıtlar hala yetersiz. Bunu gören Downey, Brigham Young Üniversitesi Sosyoloji Doç. Dr. Benjamin Gibbs ile el ele vererek geniş kapsamlı bir çalışma yaptı. Çalışma tamamlandıktan sonra ise, Amerikan Sosyoloji Dergisi’nde yayımlanarak, herkese ulaştı.

Aslında bu çalışma fikri birden bire ortaya çıkmamış. Bundan birkaç yıl önce Downey oğlu ile pizza restoranında pizza yerken, sosyal becerilerin şimdiki nesil arasında düşüp düşmediklerini tatlı tatlı tartışırken ortaya çıkmış.

Profesör Downey;

 “Yeni neslin ekranlara çok fazla zaman harcaması yüzünden, bu kuşağın sosyal becerileri açısından ne kadar korkunç bir seviyede olduğunu anlatmaya başladım. Ancak oğlum Nick, bana bunu nasıl bildiğimi sordu. Araştırdığımda gerçekten sağlam bir kanıt bulamadım.”

dedi.

İşte tam da bu yüzden Downey, meslektaşı olan arkadaşı ile beraber bu konunun üzerinde yoğunlaşarak araştırmaya karar verdi. Yapacakları araştırma içinse geniş çaplı bir araştırma yaparak, Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi tarafından yürütülen ve anaokulundan beşinci sınıfa kadar olan çocukları an be an takip eden ECLS verilerini kullandılar.

İki bilim insanı, 1998 yılında anaokuluna gitmeye başlayan tam 19.150 öğrencinin verileri ile, 2010 yılında anaokuluna başlayan 13.400 öğrencinin verilerini karşılaştırdılar. Bu öğrenciler, eğitmenleri tarafından toplamda tam 6 kez değerlendirilmişler. Daha sonrasında anaokulunun başında ve sonunda ve birinci sınıfın sonunda da ebeveynler tarafından değerlendirilmişler.

Teknoloji tasarım ürünleri ( teknolojik ürünler) çocukların üzerinde nasıl etki ediyor öğrenmek adına yapılan bu geniş çaplı araştırma da iki doktor daha çok eğitmenlerin araştırma sonucuna baktılar. Bu araştırma da görüldü ki 2010 yılında teknoloji ile daha çok haşır neşir olan çocukların, 1998 yılında ve henüz tam olarak teknoloji ile tanışmamış çocuklara oranlar iletişim becerileri daha yüksek.

Ancak istisnai bir durum vardı:

Çevrimiçi oyunlara ve sosyal medyaya daha çok zaman ayıran çocukların sosyal becerileri biraz daha düşük. Downey bu konuda şöyle söylüyor;

“Ama bu bile oldukça küçük bir etkiydi. Genel olarak, ekranlarda geçirilen zamanın çoğu çocuk için sosyal becerilere zarar verdiğine dair çok az kanıt bulduk.”

Yani Downey her ne kadar teknoloji tasarım ürünlerinin çocukların sosyal becerilerine zarar verdiğine dair tam olarak bir kanıt olmamış olsa da aslında çocukların ekrana çok fazla maruz bırakılmamalarının da altını çiziyor.

Downey sözlerine şu şekilde son veriyor;

“Benim kuşağımdaki herkesin genç kuşağa ilişkin kaygıları yaşama eğilimi var. Bu endişeler genellikle yeni teknolojiye karşı ve “ahlaki panik” içeriyor. Teknoloji değişim geleneksel ilişkileri, özellikle ebeveyn-çocuk ilişkisini zayıflatmaya başladığında yetişkinler endişe duymaktadır. Telefonların, otomobillerin, radyoların tanıtımı tüm zamanların yetişkinleri arasında ahlaki paniğe yol açtı. Çünkü teknoloji çocukların daha fazla özerkliğe sahip olmalarına izin verdi. Ekrana dayalı teknoloji korkusu, teknolojik değişime yanıt olarak muhtemelen en son paniği temsil ediyor.”

Araştırmalar her ne kadar teknoloji ürünlerinin sosyal becerilere zarar vermediğini gösterse de bu da en az zarar verdiği kadar kesin bir bilgi değil. Neresinden bakarsanız bakın çocukları çok fazla ekran görüntüsüne maruz bırakmak doğru değil. Teknoloji doğru kullanıldığı yerde bir nimet olsa da yanlış kullanıldığı yerde kötü sonuçlar doğuran bir silaha dönüşebilir.