Psikolojik rahatsızlıklar arasında en sık görülen anksiyete kaygı bozukluğu olarak da bilinmektedir. Neredeyse toplumun beşte birinde hayatının herhangi bir döneminde görülen bu rahatsızlık ileri seviyelerde çok daha ciddi sorunları da beraberinde getirir.
Kaç ya da savaş dürtüsünün etkileri
Vücudun hayatta kalma mekanizması beyne kaç ya da savaş sinyali gönderen adrenalin artışıdır. İlkel zamanlarda hayati önem taşıyan bu dürtü böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalin ile vücuda ihtiyacı olan enerjiyi pompalar. Ancak herhangi bir tehlike olmadığı halde aynı tepkilerin görülmesi durumunda vücutta anlamsız bir kaygı fırtınası yaşanmasına neden olacaktır.
Kaygı bozukluğuna işaret eden durumlar
Kaygı bozukluğunun bazı belirtileri vardır. Öncelikle bu dertten muzdarip olanlar toplum önünde konuşmaktan kaçınırlar, odak noktası olmaktan korkarlar. Kendini değersiz hissetme, yanlış yapacağından emin olma, aşırı terleme, göz kontağı kurmaktan kaçınma, uyku sorunları, zayıf hafıza, kas ağrıları, sıkışmışlık hissi, yoğun bir içsel konuşma gibi belirtiler de kaygı bozukluğuna işaret etmektedir.
Çocukluk travmaları ihmal edilmemeli
Kaygı bozukluğunun temelini çocuklukta aramakta fayda var. Zira çocukluk döneminde yaşanan bir travma kaygı bozukluğunun temelini atabilecek kadar etkilidir. Ayrıca bu sorunun temeli genetik faktörler ile de açıklanmaktadır.
Kaygı bozukluğunu tetikleyen risk faktörleri
Hemen hemen herkesin hayatının belirli bir döneminde tanışmak zorunda kaldığı anksiyete için stresli bir yaşam en büyük risk unsurudur. Ayrıca bağlanmaya yatkınlık, öfkeli mizaç, duygusal ruh hali de ansiyetenin yaşanmasını tetikleyen faktörlerdendir.
Kaygı bozukluğu tedavisi için öneriler
Anksiyete tedavisi genelde bu amaca yönelik ilaçlar ile yapılmaktadır. Ayrıca psikolojik terapi de kaygının altında yatan sebebi çözmek için doğru bir yaklaşımdır. Belirtileri hafifletmek adına nefes tekniklerinin de faydası olduğu bilinmektedir.